SİYASETE SPOR ARASI LAZIM

Türkiye gündemi siyasetle, ekonomiyle, uluslararası diplomasiyle, indirimli iPhone kuyruğuyla, Kraliçe Elizabeth'in cenazesine Türkiye'den 1 buçuk milyon dal karanfilin gidecek olması gibi konuların öne çıkmasıyla epey haraketli günler yaşıyor. Özellikle siyasette 6'lı masanın içinden yüksek sesler ve aday yarışları bir kulvar önden giderken çok farklı senaryolar da dilden dile dolaşmaya başlıyor. Durum, bugün dilden dile dolaşanlar yakın zaman içinde resmen masalarda pazarlık haline dönüşecek gibi bir izlenim bırakıyor.
İşte böyle yoğun gündemin içinde mutluluk veren gelişmelerde olmuyor değil tabii ki…
Bu mutluluk şehrin büyük bir kesimini yakından ilgilendiren "Konyaspor" diye altını çizerek belirtmekte fayda var.
Hafta sonu yeşil beyazlı temsilcimizin Hatayspor ’la Eskişehir’de oynadığı karşılaşmayı yerinde izleyenlerden biriyim. Stadımızın hibrit çim ekimi nedeniyle bakımda olması nedeniyle Eskişehir’de oynanan karşılaşmada kötü futbolla alınan bir 3 puanın mutluluğunu yaşadık.
Ancak bu mutluluk öncesi Eskişehir’e teşekkür etmeden geçmek haksızlık olur. Çarşısında, pazarında, taksisinde, esnafında Konya’ya Konyaspor’a karşı olan sevgi ve ev sahipliği gerçekten bizleri gururlandırdı. Eskişehirspor’un özlemini Konyaspor’la gideren komşu şehrimize yürekten teşekkür ediyorum. Bir an önce Eskişehirspor’un da hak ettiği lige yükselmesi en büyük dileğimiz olsun.
Artık maçlar, stadın büyük bir kısmının tamamlanması ve milli maç arasından oluşacak zaman kazanımıyla şehrimizde oynanacak. Böylelikle taraftar da takımına kavuşmuş olacak.
Tabi burada şunu da özellikle belirtmekte fayda var.
Evet stadın zemini şöyle oldu, böyle oldu, şu olmasaydı böyle olmazdı vs. gibi tartışmalarda kısmi haklılık payları olabilir ancak böylesi bir olumsuz tablodan çok güzel, olumlu bir tablo çıkmış oldu. Bugün uluslararası liglerin o büyük takımları yıllarca hibrit çim üzerinde futbol oynuyordu. Maliyeti oldukça yüksek olan bu yeni nesil saha zemini artık Konya’mızda da mevcut olacak. Bu açıdan baktığımızda geleceğe dönük kazanımın boyutunun yüksek olduğunu görüyoruz.
Zaten geçtiğimiz hafta Gazeteciler Cemiyeti yönetimi olarak ziyaret ettiğimiz Konyaspor Başkanı Fatih Özgökçen’le yaptığımız hasbihalde gerek takımın gerek kulübün gerekse de mali tablonun genel durumu hakkında detaylara girilmeden, yüzeysel olarak üzerinden geçildi. Şehrin takımı, şehrin markası derken ve değerin gelecek yıllara büyütülerek taşınması konusunda fikir birliği aşikar oldu.
Özellikle kendi altyapımızdan ve ardından kendi takımımızdan her yıl birkaç oyuncunun Avrupa’ya kazandırılması gibi elzem bir konu hakkında fikirler beyan edildi. Dünya ekonomisinde önemli bir payı olan futbol endüstrisinden şehrimizin de pay alabilmesi için ciddi adımlar atılması gerektiği vurgulandı. Velhasılıkelam sahada alınan galibiyet tabloya yazılan 3 puanın yanı sıra kasaya da hatırı sayılır paraların girmesi için ilköğretimden başlayan Konyaspor bilinci ve peşi sıra devam edecek desteklerle bu sistemin içinde şehir olarak yerimizi sağlamlaştırmanın önemi için atılacak adımları konuştuk. Bu konuşulanlar sadece bugünkü yönetimi değil bundan sonraki yıllarda göreve gelecek yönetimleri de ilgilendirecek en önemli konu olması gerekiyor. İşte o zaman Konya’nın çocuklarını o büyük yerlerde görebileceğiz.
Bu konudan tekrar galibiyeti geçecek olursak, dediğim gibi futbol olarak tatmin etmeyen oyunun sonucu haneye yazılan bir üç puan. Bunun için teknik kadroyu ve futbolcuları tebrik ediyorum. Ancak bu futbolun diğer maçlara taşınmaması gerektiğinin de altını çiziyorum. Bugün Hatayspor bu oyunun karşılığını verememiş olabilir ama cuma günü deplasmanda oynayacağımız maçta Galatasaray aynı yetersizliği göstermeyecektir. Onun için Hatay galibiyetini unutup Galatasaray’a daha sıkı ve ciddi olarak hazırlanmak gerekiyor.
Bu arada yazının başında belirttiğim ifadelerden “indirimli iPhone” meselesini gerçekten hayretle gördüm. Gördüm diyorum çünkü olay Eskişehir'deki bir AVM'de gerçekleşiyor. Karşılaşma öncesi şehirde gezerken gördüğümüz bu olayı önce anlayamadık ancak iPhone satan mağazada indirim uygulanacak olmasından dolayı ayrı bir kapı önünde geceden sıraya girilmesi bizde şaşkınlık oluşturdu. Bu arada geceden beri sıraya girenler ile gündüzde bunlara eklenenlerle 500-600 kişilik kalabalık cüzi indirimlerin yanı sıra bu avantajdan yararlanacak kişi sayısının 50 ile sınırlı olduğunu ya bilmiyordu ya da zevk olsun diye sırada beklemeye devam ediyordu. Bu da trajikomik bir durum olarak hafızamızda kaldı. Şimdi soruyorum bu durum yokluktan mı, yoksa çokluktan mı?
Kalın sağlıcakla…