ŞÜKÜRSÜZLÜĞÜN YANSIMALARI
ŞÜKÜRSÜZLÜĞÜN YANSIMALARI- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi
Kıymetli dostlar, çevrenize bir bakın gerçekten her konuda kalbi mutmain olan huzurlu olan kaç kişi var? Yakınlarınızla bir araya geldiğinizde muhakkak eşimden dostundan akrabasından komşusundan veryansın ettiği bir durum vardır. Kimse demiyor ki; halime sonsuz şükürler olsun, Rabbim şu konularda öyle nimetlendirdi öyle büyük lütuflarda bulundu ki..
Kainatta bir sistem var; odak noktanı şikayet ettiğin şeylere yönlendirirsen onu çoğaltıyor, şükrettiğin şeylere yönlendirirsen onu çoğaltıyor..
Evinizi, ailenizi ve çocuklarınızı korumak istiyorsanız Allah’ın nimetlerine karşı nankörlükten ve şükürsüzlükten kaçının. Çünkü şükürsüzlük ve nankörlük, bela ve musibet kapılarını açan ilk anahtarlardır. Şükürsüz davranan bir topluma, bir eve ve bir aileye ilk uğrayacak olan bela, nimetlerin elden gitmesi, bir anda her şeyin tersine dönmesi ve korku ve huzursuzluktur..
Çünkü rabbimiz buyuruyor ki: “Allah size bir kasabayı örnek verdi. Onlar güven ve huzur içinde idiler. Rızıkları da onlara her taraftan bol bol geliyordu. Fakat onlar Allah’ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler; bu yüzden Allah yaptıklarının karşılığı olarak onlara açlık ve korku belasını tattırdı.” (Nahl, 16/112)
Unutmayın! Düzenli, dengeli, mutlu, müreffeh ve mutmain bir hayatı berbat edecek, evde huzur bırakmayacak, şükürsüzlüktür. Bu nedenle Efendimiz (s.a.s) buyurmuştur ki: “Şüphesiz ben sizin için günah işlemenizden daha çok nimetlere şükretmemenizden korkuyorum. Dikkat edin! Şükredilmeyen nimetler öldürücü ve yok edicidir. (Camiussağir)
Bir Müslümanın en önemli özelliği kendisine veya ailesine bir sıkıntı, bela ve musibet isabet ettiğinde hemen rabbine yönelmesi, ona iltica etmesi, davranışlarını gözden geçirmesi, hatalarına tevbe edip rabbine yalvarmasıdır. Elbette ki her sıkıntı ve musibet işlenen hatalardan ve günahlardan dolayı gelmez. Bir hata ve günah olmasa da Allah bazen kullarını en ağır imtihanlara da tabi tutabilir. Ancak kul yine de hemen rabbine yönelmelidir. Çünkü rabbimiz buyuruyor ki, “Görmüyorlar mı ki her yıl bir veya iki defa musibetlerle/belalarla/sıkıntılarla sınanıyorlar, imtihan ediliyorlar da yine tövbe etmiyorlar ve ibret almıyorlar.” (Tevbe, 9/126)
Bir de batıdan modellenen; “her an mutlu ol “ diye dikte edilen pek çok eğitim formatının bize uymadığı kanaatindeyim. Çünkü ikiliğin olduğu kainatın sisteminde, bir şeyin stabil olması mümkün değil. İniş çıkışlıdır yani. Tıpkı bir kalp grafiği gibi. Siyah beyaz iyi kötü Ying Yang bunlar hep ikili işaretleridir. Beyazı seviyorsak siyahı da sevmemiz gerekiyor. Birlikten bütüne geçtiğimizde yani tasavvufi boyuttan bakacak olursak, Celal ve Cemal esmalarının bütününde Kemal meydana geliyor. Bu dünyaya gelme amacımız Kamil insan olmak ise, kainattaki bu sistemi bütünüyle kabul etmemiz gerekiyor. Konuyu toparlayacak olursak, imtihan diye gördüğümüz olaylar pek hoşumuza gitmiyor. Aslında onu arkasındaki hikmetleri görecek kadar ilmimiz yeterli değil. Dolayısıyla kainatta olan her ne varsa bizim için iyidir güzeldir. Rabbim İrfan sahibi eylesin bizleri. Şükretmeyi hücrelerimize zerrelerimize kadar hissetmeyi nasip eylesin. İlimlendirsin bilimlendirsin inşallah. Ki kalbi mutmain ne makamında hayrı da şerri de bütünleyip kainatı Vedud esması ile Latif esması ile seyretmeyi nasip eylesin.. Vesselam..
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.