TARIM FUARI CAN SUYU OLDU AMA...

Geçtiğimiz hafta düzenlenen Konya Tarım Fuarı nedeniyle şehrimiz için dolu dolu bir hafta yaşandı. Tarım sektöründeki ticaretin ötesinde lokantasından, oteline, hediyelik alışverişinden, genel temel ihtiyaçlara kadar birçok sektörde ticari olarak önemli bir hafta oldu.
Her yıl düzenlenen ve gerek katılımcısı gerek ziyaretçisi ile ülkemizin en büyük, dünyanın sayılı fuarları arasında yer alan Konya Tarım Fuarı, evet ziyaretçi sayıları ile mutlu ederken bundan sonraki yıllarda daha farklı olmalı diye düşünüyorum. Yani fuara birkaç dokunuş yapmak gerekiyor.
Özellikle bu yıl fuarda gözlemlediğim çok ciddi bir kalabalık ancak bu kalabalık ticaret ötesinde ziyaret ağırlıklı olarak öne çıktı. Yeni Meram Gazetesi olarak her yıl yaptığımız ‘Meramımız Tarım’ dergimizin dağıtımını yaptığımızın süre içinde yerlisinden yabancısına birçok ziyaretçinin yanı sıra katılımcı firmalar ile yaptığımız sohbetlerde aynı düşüncelerde buluşmak zor olmadı.
Mesela bu düşüncelerden bazılarını kısaca paylaşmak gerekirse öncelik gezip görmeye gelen ziyaretçiler ile ticaret için gelen ziyaretçilerin gün olarak da olsa ayrılması konusu oldu. Yani başka bir deyişle Konya Tarım Fuar'ını artık ‘elit’ hale getirmemiz gerekiyor. Bu cümleyi geçen yıl düzenlenen Makine Fuarı için kullanmıştım ancak aynısını Tarım Fuarı içinde kullanmak kaçınılmaz oldu.
Elbette gözlem ziyaretçilerini geri plana itelim demiyorum ancak fuarın hedefine daha hızlı ulaşmasını sağlamak için 5 günü iki bölüme taşımak gerekiyor. İlk üç günü ticarete kalan son iki günü gözlem ziyaretçilerine açmak gibi bir düşünce hayata geçirilebilir. Çünkü standa gelip çay, kahve, promosyon muhabbeti yapan sevgili ziyaretçilerden ticaret için gelen ziyaretçilere yeterli ilgi olmadığı dillendirilen konulardan biri oldu.
Bu nedenle geçmiş yıllarda uygulanan davetiye sistemi tekrar uygulamaya alınabilir. Dolayısıyla katılımcı firmalar da müşteri potansiyelleri ile daha geniş zaman içinde ticaretlerini yapabilir.
Ancak genel itibari ile katılımcı firmaların büyük bir memnuniyet duyduğu aşikâr, fuarda yer bulup stant açanlar gerçekten mutlu, ancak yer bulamayıp dahil olamayanlar ise fuarın genişletilmesi konusunda isteklerini iletiyorlar. Bu gerçekleşir mi gerçekleşmez mi bilmiyorum ama ileriye dönük planlamalar dahilinde olmasının şehir için önemli bir kazanım olacağı kesin. Ama lafın özü bu yıl da Konya Tarım Fuarı şehrimize, bölgeye ve ülkemize bir can suyu oldu ve bunun etkileşimi uzun süre devam etmesi en büyük temennimizdir.
***
Geleyim bir diğer can suyuna…
Haftalardır büyük çalkantıların yaşandığı ve gelecek için büyük bir tedirginlik oluşturan yeşil beyazlı temsilcimiz Konyaspor cuma günü sahasında konuk ettiği lig lideri Galatasaray’ı 2-1 mağlup ederek kritik haftalar yaşadığı bir süreçte adeta can suyu bulmuş oldu.
Alınan galibiyet 3 puanın ötesinde bir özgüven ve geleceğe ait büyük bir umut niteliğinde olduğu için bu galibiyetin önemsenmesi hayli fazla oldu.
Stadyumda bu yıl izlediğim en keyifli ve heyecanı yüksek bir maçtı bu karşılaşma. Yeni transferlerin takıma katkısından tutun da mevcut oyuncuların üzerindeki o ölü toprağının kaldırılması sahaya mücadele olarak yansıdı.
İlhan Palut sonrası artan tepkiler, takımın sergilediği futbol, yeni teknik kadronun takım üzerindeki yetersizlik görüntüsü, yönetimin mevcut durumu derken alınan bu önemli galibiyet nefes aldırdı diyebilirim. Her ne kadar maç sonunda Konyaspor Başkanı Fatih Özgökçen’ in açıklaması sırasında yapılan "istifa" tezahüratları olsa da Başkan'ın kendinden emin tavrı durumu idare eder niteliğindeydi. Sonuçta her iki takım için de serilerin sonlandırıldığı bir mücadelede kazanan yeşil beyazlı temsilcimiz arabam.com Konyaspor oldu. Maçın ilginç resimlerinden biri bana göre oyuncuların saha içindeki mücadelesinin ötesinde birçok maçta saç baş yolduran Soner Dikmen’in Galatasaray ağlarını havalandırması oldu. Çünkü daha önceki karşılaşmalarda yüzüp yüzüp kuyruğa gelen Soner, son vuruşlardaki cüretkarlığı ile tribünleri hop oturtup hop kaldırıyordu. Ancak bu maçta 1-0 geri düşen takımın beraberlik golünü atarak şeytanın da bacağını kırmış oldu. Teknik Direktör Aleksandar Stanojević ise geldiği günden bugüne ilk kez rahat bir nefes aldı. Belirli bir kariyere sahip olup kazanamayan teknik direktör olmak ister istemez mental olarak takıma yansıyor. Bu galibiyetle bu da sonlanmış oldu. Ne diyelim darısı kalan maçlara olsun.
Kalın sağlıcakla…