Konya
°C
Yeni Meram

Umut fakirin ekmeği…

Umut fakirin ekmeği…- Hamdi BAĞCI- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
01.02.2025 00:17
31.01.2025 21:29
0
1164
ABONE OL

Hükümet, yüksek enflasyonla mücadele ediyor biliyorsunuz. Ama kolay da başa çıkılacakmış bir sorunmuş gibi görünmüyor bu konu. Aslında AK Parti iktidarı 2002 yılında iktidara geldikten sonra, enflasyonla mücadelede ciddi bir başarı elde etmişti.

2001 yılı sonunda TEFE ve TÜFE'de sırasıyla yüzde 88,6 ve yüzde 68,5 olan yıllık enflasyon oranları 2002 yılı sonunda, TEFE'de yüzde 30,8 ile son 16 yılın, TÜFE'de ise yüzde 29,7 ile son 20 yılın en düşük seviyesine gerilemişti. Bu gerileme ilerleyen yıllarda da devam etmiş, 2005 yılına gelindiğinde ise Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) % 2,66, Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) % 7,72 düzeyinde gerçekleşmiş, ülkemizde tek haneli enflasyon rakamları süreci başlamıştı.

2012 yılında ise rekor kırılmış, TÜFE %6,16’ya kadar gerilemişti.

Fakat ülkede istikrar devam edemedi. İç ve dış olaylar, Gezi kalkışması ile başlayan süreç, FETÖ ayrışması, 2016 yılındaki darbe olayları, Suriye merkezli ülkemize yoğun mülteci akımı, bu süreçleri yönetirken popülizmden kopulamaması gibi nedenlerle de enflasyon tekrar yükselmeye başladı ve 2012 yılında iki haneye çıkarak, yüzde %11,92 oldu.

2021 yılında yaşanan “faiz” salvosu ile de süreç kontrolden çıkmaya başladı ve enflasyon, 2021 yılında %36,08, 2022 yılında %64,27, 2023 yılında %64,77, 2024 yılında ise baskılarla %44,38 düzeylerinde gerçekleşti.

Yapılan en büyük yanlış, enflasyonun kaynağının yeterince doğru tespit edilememesi oldu. Para politikaları ile süreçlerin kontrol edilebileceği düşünüldü ama girdi fiyatları da bu süreçte arttı. Hatta üretici enflasyonu 2022 yılında yüzde 97,72 düzeylerine kadar çıktı.

2023 yılında ise yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasındaki ağır para sıklaştırma politikası devreye alındı, kısa sürede dövizin yükseliş hızı ile TL’nin değersizleşme sürecini durdurmak için bildiğiniz gibi kur korumalı mevduat hesapları devreye alındı, bir taraftan toplum faize yönlendirilirken, bir taraftan da fiyatlar hızlı bir şekilde artmaya devam etti. Devletin elindeki kaynaklar, döviz hesaplarına aktarılarak, devletin ciddi bir şekilde zarar etmesine neden olundu. Devlet, toplam olarak bakıldığında yaklaşık 1 trilyon lirayı kur korumalı hesaplarda para tutanlara bu süreçte verdi.

Bu ve benzeri kısa vadeli kararların Türk milletine maliyeti de elbette çok yüksek oldu ve bütçe açığı katlandı. 2024 yılı Ocak-Aralık döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 10 trilyon 777 milyar TL, bütçe gelirleri 8 trilyon 670,9 milyar TL ve bütçe açığı 2 trilyon 106,1 milyar TL olurken, faiz dışı bütçe giderleri 9 trilyon 506,6 milyar TL ve faiz dışı açık ise 835,7 milyar TL olarak gerçekleşti.

Ve geldik bugüne. 2025 yılı çok önemli. Asgari ücretliye zam verilmedi, emekliye zam verilmedi, sürecin bütün sıkıntıları bu insanların üzerine yıkıldı da peki enflasyon kontrol altına alınabilecek mi?

Markete gittiğimizde, hatta dolmuşa bindiğimizde alınamayacağı kanaati oluşuyor hepimizde.

Hal böyle iken size bir veri aktarayım. Ülkemizde 1 milyon liranın üzerinde faizde hesabı bulunanların sayısı yaklaşık 2 milyon kişiye yükseldi. Bugün ülkemizde 1 milyon liraya bir banka aylık olarak yaklaşık 40 bin lira faiz ödüyor.

Durum bu iken de ülkemizde 1 milyon lirasını faizde tutan bir vatandaş, yaklaşık 2 asgari ücret ve 3 emekli maaşı para alıyor. Bu parada emek var mı? Yok elbette. Bu para helal mi? Biz Müslümanız ve bizim dinimize göre helal değil, haram.

Gördüğünüz gibi sadece bu veri bile her şeyden önce toplumun faize artık alıştığını gösteriyor. Ne yazık ki ülkemizde üretmeden tüketen çok geniş bir kitle oluştu. Dinimizce haram olan faize artık toplumun büyük bir kesimi, bir şekilde ya geçinebilmek için kredi alarak ya da kolay yoldan para kazanmak amacıyla bulaştı. Bütün bu olaylar yaşanırken de doğal olarak toplum kirleniyor.

Günün sonuna geldiğimizde ise dini inançlarına bağlı, faiz yemeyen ve AK Partiyi destekleyen, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı seven ortalama gelir düzeyine sahip insanların satın alma gücü hızla azalırken, çok rahat bir şekilde faiz yiyen rantçı kesimin geliri ise günden güne artmış oluyor.

Bütün bunlar yaşanırken, enflasyon ne oranda olursa olsun piyasa istatistiklerini düzgün gösterecek bir veri mutlaka oluşuyor.

Ekonomide geldiğimiz nokta bu.

Değişir mi?

İnanın bilmiyorum.

Ne diyelim, umut fakirin ekmeği…

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.