Konya
°C
Yeni Meram

Makyajsız şehrimizi ve insanlarını özlüyoruz!

Makyajsız şehrimizi ve insanlarını özlüyoruz!-Hamdi BAĞCI-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
21.01.2025 00:05
21.01.2025 09:11
0
1500
ABONE OL

Bazı insanlar “Doğu” isimli dizideki “Doğu” karakterine ne kadar çok benziyorlar. Doğu iyi bir insan aslında. Şehirliliği, toleransı, zaten çok kıymetli de ben başka bir yönüne takılıyorum. O da Doğu, Müslüman, namaz bile kılıyor da hayatını Kur’an ölçülerine göre yaşamıyor, hayatını, zevklerini, sistemini, seküler hayata göre şekillendiriyor. Nefsine hep yeniliyor, benim takıldığım nokta burası.

Çevremizdeki birçok insan aslına böyle değil mi? Namaz kılıyorlar, umreye gidiyorlar, oruç tutuyorlar, kurban kesiyorlar ama hayatlarını Kur’an-ı Kerim yönlendirmiyor, yaşam çizgilerindeki yol işaretlerinin kaynağı Kur’an-ı Kerim olmuyor, dünyalarını seküler hayat şekillendiriyor. Mesela bu insanlar zina yapabiliyorlar, ticaretlerine çok rahat haramı karıştırabiliyorlar, başkalarını çok rahat küçük görüyorlar, kul hakkı yiyebiliyorlar, hatta kul hakkı yemenin onlara verilmiş bir lütuf olduğunu düşünüyorlar, torpil, adam kayırma gibi konularda zaten süper ligdeler, kendi çocuklarını her zaman, yeterli ya da yetersiz gibi kıstaslara hiçbir şekilde tabi tutmadan devlet kurumlarına, belediyelere katabiliyorlar, bin yılda imbik imbik süzülerek oluşan medeniyet kodlarımız onlar için hiçbir anlam ifade etmiyor. Sanata da paraya da güce de devlete de şehre de eğitime de medeniyete de bakışları bizden değil, bizi anlamıyorlar ama bizdenmiş gibi görünüyorlar. Lümpenler, sonradan görmeler, nezaket ve naifliği bilmiyorlar ama kendilerini nazik ve naif sanıyorlar, sanattan anlamıyorlar, derinlikleri hiç yok ama varmış gibi gösterebiliyorlar. Ve elbette ki şiir okumuyorlar ama yazıyorlar. Batı’nın olmasını istedikleri Müslümanlar gibi olmuşlar, onun için de varlıkları medeniyet kodlarımız açısından hiçbir anlam ifade etmiyor.

Aslında bu açıdan baktığınızda, solcular ne yazık ki muhafazakâr kesimden daha mı ahlaklı diye düşünmeden edemiyorsunuz. Neyse, en azından son dönem solcular da Türkiye’nin eğitimsizlik sistemi içerisinde yetiştiği için onlarda da arıza var ama şu kesin, Batılılar kesinlikle muhafazakarlardan, dindarlardan daha ahlaklı, daha erdemli…

Değerli Dostum M. Ali Köseoğlu, son günlerde müthiş metinler yazıyor sosyal medyadan. Sait Faik Abasıyanık, "Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti?

Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Ada'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım..." diyor ya işte o tatta yazılar… Bir sosyal medya metni olmasına rağmen, yaşadığımız sıkıntıları müthiş şekilde dile getiren, adeta “acil cerrahi” yazıları. Tabi kendisine bu metinleri bir kitap olarak da yayınlaması tavsiyesinde bulunmak istiyorum. Zira günümüzde yaşanan büyük kâbusu çok güzel anlatan bir kitap olacaktır bu da peki yazdığını okuması gerekenler okuyor mu? Okusalar üzerlerine alınan oluyor mu? Asıl bitiş noktası da bu. Herkesi aynı gören ve bazı insanların da değerli olabileceğini hiç aklına getirmeyen, kendini dünyanın en değerli insanı sanan megaloman dolu çevremizde.  

Değerli Dostum M. Ali Köseoğlu’nun metinlerini okurken hep müteahhit olmuş, iş insanı olmuş, sporu yöneten yöneticiler olmuş, ticaret yapan insanlar olmuş, önemli mevkilere gelmiş devleti belediyeyi yönetmiş, fakir olmuş karakterini kaybetmiş, zengin olmuş benliğini unutmuş, bizden olamamış ve fakat bizden gibi görünen, çağın kaybedilişin müsebbibi, kendini sorgulayamayan insanlar geliyor aklıma.

Hiç mi yoktular? Yoksa parayı, makamı, ya da çaresizliği görünce mi bu hale geldiler diye düşünmeden edemediğim insanlar…  

Karşımızda bir şeyler var ama ruh yok. Bu ruh nasıl üflenecek? Bu ruhu kim üfleyecek?

Peki iyiler mi azaldı? Ondan mı yaşanıyor bunlar? Zannetmiyorum, bir çiçeğe, bir ağaca su veren, çocuk sevindiren, insanlara iyi davranan, insanlara selam veren, insanlardan selam alan, insanlara iyilik yapmaya çalışan, bir köpeğe, bir kediye yemek veren, su veren, bir kuşa su veren, bir gülün kokusunu doya doya hisseden, kadın cinayetlerinin acısını içinde hisseden, toplumun kayboluşunu dert eden, kul hakkı yemeyen, devlet malı yemeyen insanlar elbette var.

Ama onlar bir yerlere gelemiyorlar. Var olan sistem imanın hayatını, kararlarını şekillendirdiği insanları sevmiyor. Öyleymiş gibi yapan insanları seviyor. Hafız olmuş, Kuran’ı öğrenmiş ama Rahman’ın yaratış sırrını öğrenememiş, kozmosu, derinliği, nefis terbiyesini öğrenememiş, hakikatin ışığından nasiplenmemiş insanları seviyor.

Bugün yeni bir şeyler söyleyemiyor insanımız, var olanı bile taklit edemiyor, taklidin sıradanlığını değil bayağılığını yaşıyoruz adeta, güzelliğini, derinliğini, birlikte hareket etme kabiliyetini, birbirlerini sevmeyi, birbirleri için yaşama kabiliyetini, hayata birbirleri ile birlikte tutunma güzelliklerini kaybetmiş insanların çağındayız.

Bir ekmek kokusu kadar güzel ve samimi, makyajsız şehrimizi ve insanlarını özlüyoruz.

Biliyoruz ki bizlerden sonra özleyeni bile kalmayacak o medeniyetin. İşin en hüzünlü tarafı da bu, belki de bundan yakışıyor bize hüzün, kim bilir?

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.