Konya
°C
Yeni Meram

28 ŞUBAT'IN 27. YIL DÖNÜMÜ

28 ŞUBAT'IN 27. YIL DÖNÜMÜ- Mehmet HANÇERLİ- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
29.02.2024 00:02
28.02.2024 11:55
1
1250
ABONE OL

Yaşı 35-40'ın üzerinde olanlar ancak hatırlayabilirler. Bir “postmodern” darbe olarak nitelendirilen 28 Şubat 1997'deki MGK toplantısının 27. yıl dönümü. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel başkanlığında toplanan MGK toplantısı 8 saat 45 dakika sürmüş. Merhum başbakan Necmettin Erbakan, yardımcıları Sayın Tansu Çiller, üst düzey bakanlar, kuvvet komutanları, MİT müsteşarı ve güvenlikle ilgili diğer yetkililerin katıldığı bir toplantı.
Yapılan normal askeri darbelerde olduğu gibi, postmodern bir darbede de ortam darbe yapmaya hazır hale getirildi.
Neler yapılmadı ki, başbakanın 24 Ocak 1997'deki Kayseri ziyaretinde Kayseri İl Teşkilatı tek tip elbise ve bere giymişlerdi. RP'li Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın Kudüs Gecesi'nde İran'ın Ankara Büyükelçisi'nin katılması ve gecede farklı kalkışma görüntüleri sergilendi. Darbe öncesi hazırlıklar tamamlanmıştı. Yaşı daha müsait olanlar 12 Eylül 1980 darbesini de hatırlarlar. 6 Eylül 1980'de Konya mitingi yapıldı. Mitingde İstiklal Marşı okundu ve İstiklal Marşı okunurken 250-300 kişilik bir grup marş söylemediği gibi ayağa da kalkmadı. Peki diyelim ki mitingi düzenleyenler, İstiklal Marşı'na karşı ise niçin okutsun ki? Yasalarımızda mitinglerde İstiklal Marşı okutulur diye bir düzenleme yok ki. İnsanın aklına şu soru geliyor. İstiklal Marşı'nı kim okutmuştur ve oturan zevat, talimatı kimden almışlardır?
Ayrıntıya girmeden şunu söyleyelim. Bekir Yıldız İçişleri Bakanı Sayın Akşener tarafından görevden alınmış ve tutuklanmıştır.
Merhum Cumhurbaşkanının o zamanki en önemli beyanı “Türkiye'de rejim meselesi yok” ifadesidir. MGK toplantısında çok hararetli tartışmalar neticesinde MGK'da 4 maddelik bir bildiri yayımlandı. Cumhuriyet ve rejim aleyhtarı yıkıcı ve bölücü grupların laik ve anti laik ayırımı ile demokratik ve sosyal hukuk devletini güçsüzleştirmeye yeltendiklerinin müşahede edildiği (görüldüğü) belirtilerek “Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmeyeceği” vurgulandı.
Toplantıda alınan kararların imzalanma sürecinde merhum Başbakan Necmettin Erbakan fazla direnemedi. Merhum Cumhurbaşkanının ve başbakan yardımcısının ve DYP'nin görüşleri ortada idi. Hatta iktidar ortağı DYP'den “Hükümetten çekilelim” önerisi dahi geldi.
Tüm bunlar yaşanırken diğer taraftan Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir, 4 Şubat 1997'de 15 tank, 20 kariyer Sincan'ın merkezinden geçerek Yenikent'teki tatbikat alanına gitti. Askerin kibarca uyarısı olarak görülse de, Sincanlılar tarafından darbe oluyor, olarak algılandı.
Sonraları imzalanan MGK kararlarının uygulanmasının takibi için “Batı Çalışma Grubu” oluşturuldu. Süreç uzadıkça uzadı. Niyet hükümetin düşürülmesi olunca yapacak da bir şey kalmamıştı. Tansu Çiller ile anlaşan merhum Erbakan, Cumhurbaşkanına istifasını verdi. Kendilerine göre başbakanlık el değiştirerek Sayın Çiller'e geçecek ve hükümet devam edecekti.
Hesap edemedikleri 7 sefer gidip 8 sefer gelen rahmetli Süleyman Demirel'di. İşte orada tarihi gol atıldı. Zira Demirel, hükümeti kurma görevini Çiller yerine ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi. Bir bakıma ANAP, DSP ve DTP koalisyonu kurulmuş oldu. Hükümet, güvenoyu alırken açılan davalar sonucunda rahmetli Erbakan, Şevket Kazan, Ahmet Tekdal ile birlikte milletvekilleri Şevki Yılmaz, Hasan Hüseyin Ceylan ve İbrahim Halil Çelik'in vekillikleri düşürülerek 5 yıl siyaset yasağı getirildi.
İşin özü ve proje şuydu galiba. Bir sonraki döneme kalmış olsa tek başına iktidar olması muhtemel olan bir Refah Partisi vardı. Refah Partisi'ni iktidar ortağı yaparak siyaseten işini bitirmek gerekiyordu. Refah Partisi'ni koalisyon marifetiyle bitirmek, partiyi iktidar alternatifi olmaktan çıkarıp kapatma davası açmaktı. Öyle de yapıldı. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin başbakanlığı muhtemelken DYP Genel Başkanı Sayın Tansu Çiller'i koalisyona ikna ettiler.
Sonrası mı, hükümet güvenoyu aldı. 8 yıllık eğitim dahil MGK'nin bütün kararları birebir uygulandı. Olmayan irtica tehlikesi de birden yok oldu.
28 Şubat’ın ağzından çıkan kelamın emir telakki edildiği askeri komutanlar ne mi oldu? Gün oldu, devran döndü. 28 Şubat süreci bin yıl falan sürmedi. Sürecek diyen komutanlar yargılandılar.
Çevik Bir öncülüğündeki diğer komutanlar, müebbet hapis cezasına çarptırıldılar.
Devletin yargısı, "demans”, “bunama” hastası olmalarından dolayı tahliyelerine karar verdi.
Tüm rütbeleri sökülmüş bir şekilde evlerinde beklemekteler. 27. yıl acılarla, boncuk boncuk terlemelerle kolay geçmedi.

HABER YORUMLARI
  1. İsmail Öz
    2024-02-29 19:50:22
    O günleri iyi hatırlıyorum. O günleri yaşamayanların bunları kim niçin yaptı.Anlamaları biraz zor. İyi akşamlar.