BAYRAMDA SILAYA ÖZLEM

Ahir zaman alameti galiba, zamanın bereketi kalmamış. Akrep ve yelkovanın ivmesi artmış vaziyette. Recep, Şaban, Ramazan, yerel seçim, Kadir Gecesi, Ramazan Bayramı derken bunların hepsini tamamlamış şekilde bugün herkes işinde, aşında. Tuhaf adetlerimiz ya da inandıklarımız vardır. İki bayram arası düğün olmazmış diye. Dahası Ramazan’da seçim mi olurmuş diye. Oldu mu, oldu. Hem de siyasi partilerimizin ekmeği kendinden çalışanları, Ramazan’da seçmenlerine büyük bir özveri göstererek ulaştılar.
Tüm aktiviteleri tamamladık, hayırlısı ile bitirdik elhamdülillah. O zaman Hz. Mevlana’nın sözüne bir kez daha dönelim. “Düne ait ne varsa dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım.” Arada bir denk gelen bayramlarda 9 gün tatil, bu bayramda yine kullanıldı. Özel sektörün zorunlu olarak uygulayamadığı ancak kamunun uyguladığı bu uzun tatil süreci içerisinde insanlarımız memleketlerine, yakınlarına koştular, adeta aktılar diyelim. Biraz da rızkının peşinde koşan, doğup büyüdüğü topraklardan zoraki ayrılan insanlar büyük şehirlerde, gurbette çalışıyorlar. Konya’mızda Bozkır- Hadim- Taşkent ve farklı ilçelerimizin insanları İstanbul, İzmir, Antalya ve farklı illere dağılmış durumdalar.
Özellikle mevsim itibariyle denize girilemediğinden insanımız bayram tatilini gurbetten sılasına dönerek akrabalarını, yakınlarını ve uzun süredir görmediği tanıdıklarını görmüş oldular. İmkanlarımız olsa inancımıza göre sıla-i rahim yapmak insana her adım attıkça, teker döndükçe sevap yazıyor.
Denizin soğukluğuna rağmen bayramlarda yöresini terk etmeyi adet haline getiren insanımız, yine tatil bölgelerine gittiler. Niçin mi? Bazı eylemleri alışkanlık haline getirdiğinizde, bünye istiyor. Bünye farklı yerlerde konaklamayı, açık büfeleri, yurt içi ve yurt dışı seyahatleri özlüyor. Aynı her yıl kaplıcaya giden çiftlerin, “Mevsimi geldi, ayaklarımdaki ağrılar arttı, bir kaplıca istiyor.” Demesi gibi. Sanki insanın ayakları ve eklem yerleri Meteoroloji Müdürlüğü gibi çalışıyor.
Bizim gibi evinde kalıp memleketin bir tarafa kaçması için her yıl evinde bekleyenler için değişen bir durum söz konusu bile değil. Bayram ziyaretlerini sormayın. Anne baba, kardeş, kayınpeder, kayınvalide, kayınbirader hulasa 1. dereceden sıhri akrabalar birbirlerini ziyaret ederlerse ediyorlar. Gayrısı herkes kendi modunda.
Bayramlaşmanın şeklini ve işini de sosyal medya ve iletişim kanallarına yıkmış durumdayız. Eski tabiri ile mesaj yeni tabirle ileti ile işi toptan çözmeye çalışıyoruz. Bu bayramda yeni bir şey keşfettik. Mesaj, insanımızı tam memnun etmemiş ola ki, telefonla arayan eskiye mukayese edilemeyecek kadar fazla oldu. Arayan soranlardan Allah razı olsun.
Çok eskilere gidiyoruz. Siyasi partilerin bayramlaşmalarına. İmkansızlıklardan dolayı daha dar mekanlarda yapılan bayramlaşmalarda sevgi vardı, muhabbet vardı. İnsanların gözlerindeki o samimi parıltılar, mekanları aydınlatırdı. Şimdilerde evlerimizdeki o az ve sönük bayramlaşmalar siyasi partilerin bayramlaşma programlarına da yansımış durumda. Mekân geniş, VIP katılımı var ancak insanlarımızın katılımı ve gözlerindeki fer, eskisi gibi değil.
Biz sılaya dönelim. Sıladaki anneler ve yakınları gurbetten ziyarete gelenler için hazırlıklarını imece usulü ile yaptılar. Keşkekler, tatlılar, içecekler, tandır ekmekleri, kömbeler, helvalar, su börekleri, bamyalar (kuzu etinden) aman Allah’ım daha neler neler. Hepsi yapıldı, yakınlara ikram edildi. Gurbetten gelenler afiyetle yedi, ev sahibi doydu. Belki, aşın gittiği mide ile memnun olan, doyan mide aynı değil diyebiliriz.
Bunu en iyi anneler anlar. Hangi anneler? Cennetin ayağının altında olduğu, eli öpülesi anneler. Bebek süt emer anne doyar, genç olur, yetişkin olur, yemek yer anne doyar. O kadar doyar ki, sılaya bir sonraki gelişe kadar o yemek anneye yeter.
Sılanın karnını doyuranlara müteşekkiriz. Denizin de soğukluğunu fırsata dönüştürerek sıla-i rahim yapanlar, ne büyük bir iyilik yaptığınızın farkında mısınız? Hem dini açıdan hem de görsel manada. Yakınlarının ve anne babanızın gözlerini güldürdünüz. Göz güler mi? İyi bakarsanız derinlerdeki ifadeyi gözlemlersiniz.
Bayramımız bayram oldu. Sıla bayramına döndü.
Dini vecibesini yerine getirip bayrama erişenlere selam olsun.
Bünyesi itibariyle vecibesiz bayrama erişenlere selam olsun.
Sılaya teker çevirip göz güldürenlere selam olsun.
BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN.