Biz onun esiri mi olduk?- Hüseyin MENEKŞE- Yeni Meram Gazetesi
Teknoloji hayatımızın her anına nüfuz etmiş durumda, özellikle o telefon olacak zımbırtılar...
Elimizde telefonlarımız olmadan yaşayamaz hale geldik. Tabii elimizden düşürmediğimiz akıllı telefonlarımızla sosyal medyada da sürekli aktif olma isteği duyuyoruz. Ama bunun artık bir sendrom haline geldiğinin farkında mısınız? Sonuçlarının neler doğurduğunun farkında mısınız?
Amacı dışında kullanarak sürekli resim paylaşmak, özelinizi paylaşmak sizin için ne ifade ediyor?
Modern çağın sendromlarından biri olarak sayılabilecek sosyal medya bağımlılığı, özellikle akıllı telefonların yaygınlaşmasıyla arttı. Görünür olma ve başkalarının hayatını takip etme isteği günümüzde kimileri için abartılı bir hal aldı...
Bu bağımlılık kontrol altına alınmazsa, kaygı bozukluklarından deprasyona kişinin yaşamındaki bozulmalardan gerçek ilişkilerin zarar görmesine kadar pek çok sonuç doğuruyor...
Genç yaşlı, ünlü ünsüz herkesin boy gösterdiği bir mecra haline dönüştü. Eskiden olduğu gibi ünlü olmak için artık insanların az ya da çok yeteneklerini sergilemesi gerekmiyor. Onun yerine kişiler bir şekilde evini, kendini veya fikirlerini sergileyerek, kısa sürede ‘sosyal medya fenomeni’ne dönüşebiliyor. Bu yolla şöhret, çoğu kişiye çok cazip gelebiliyor.
Çok sayıda kişi tarafından takip edilip beğenilmek ve üstüne bundan bir de para kazanabilmek kimileri için çok önemli...
Sosyal medya bağımlılığının esiri olduğunuzu, işaret parmağınızın sürekli cep telefonunuzun ekranında aşağı yukarı hareket ettiğini düşünüyor musunuz?
Ekrana baktığınızı, bir şeyler okuduğunuzu ama aslında beyninizin otomatik pilotta çalıştığını, bir şey öğrenmediğinizi, gözlerinizin ekrana değil de bir kara deliğin içine doğru baktığını hissediyor musunuz?
Bir hipnoz etkisinden olduğunuzu hiç düşündünüz mü? Ya da tüm olan bitenin farkında mısınız?
Peki aileden çalınan zamanlar ne olacak?
Zaman, geri dönüşü olmayan ve telafi edilemeyen en önemli kaynak. Har vurup, harman savurduğumuz ve bir türlü zaman yönetimini öğrenemediğimiz sürece zaman, ilerleyen yaşlarda bize en çok “ah keşke” dedirtecek kaybımız olacak.
“Ah keşke çocuklarım şimdi yanımda olsaydı da onlarla doya doya zaman geçirseydim” veya “Ah keşke zamanı geri döndürebilsem de, kaçırdığım fırsatları şimdi değerlendirebilsem” şeklinde yakınmalara pek çoğumuz şahit olmuşuzdur.
Aile, bir insanın hayatında yer edebilecek en büyük zenginliktir. Onlarla geçirilecek zaman dilimlerinin her saniyesi pek kıymetlidir. Bu nedenle ilerde “AH” dememek için, sosyal medyada geçirilen zaman sınırlandırılmalı ve aileye daha çok zaman ayrılmalıdır...
Aslında şunu itiraf etmek gerekiyor ki, bu sosyal medya platformlarının bir suçu değil. İnsanların bir kısmı, sosyal medya hesaplarında, olduklarından çok daha farklı bir kimlik ile görünüyorlar. Bu hem kendilerine, hem ailelerine, hem de iletişim halinde oldukları diğer insanlara ciddi zararlar verebiliyor...
Artık çocuklara karne ve doğum günü hediyesi olarak akıllı telefon alınır oldu...
Sokaklarda ya da toplu taşımada her gün görüyoruz, küçük çocukları susturmak için akıllı telefonlar kullanılıyor. Çizgi film ya da oyunlarla çocukları oyalamaya çalışan ebeveynlere şahit oluyoruz...
Bence en önemli sorunlarımızdan birinin daha üstünü örtmeye çalışıyoruz... Çocuk oyalansın yada 'durduramıyorum' 8 yaşında ki çocuğun eline telefon vermekde nedir...
Konya Baro Başkanımız Sayın Mustafa Aladağ bir öneride bulundu; 15 yaşına kadar olan çocuklara telefon yasaklanmalı dedi. Bende başkanımızın önerisi üzerine bir öneri daha ekledim. Bence de; Sosyal medya hesaplarında kimliksiz oturum açılamayacak. 1 kere oturum açan kişilerde bir daha oturum açamayacak...
Rabbim sonumuzu hayırlı kılsın...
Sağlıcakla kalın...