Orda bir Suriyeli var uzakta,
Sevsek de, sevmesek de, ne yaptığını bilmesek de
O Suriyeli artık bizim Suriyelimizdir Sayın Okurlar.
*
Sevgili okurlar, hatayı her zaman küçükler yapmaz.
Büyüklerde çoğu zaman hata yapabilir. Yapıyorlar da.
O zaman büyüklük küçüklere kalıyor ve büyüklerin yaptığı hataları affediyor.
*
Nitekim,
Suriye politikamız da öyle oldu. Milyonlarca Suriyeliye ülkemizin kapılarını sonuna kadar açıp, onlara dillere destan misafirperverliğimizi, ümmet bilincimizi, tarihe saygımızı zannımca sonuna kadar bellettik!
*
Bir taraftan,
Kış aylarında kimisi evsizlikten, kimisi açlıktan, kimisi soğuktan, çoğu da kamplardaki sağlıksız ortamdan salgın hastalıklardan öldü.
*
Diğer taraftan,
Kimisi fuhuştan, kimisi kaçakçılıktan, kimisi uyuşturucu satıcılığından, kimisi bulunduğu bölgenin yerel halkına saldırmaktan ve hatta öldürmekten gibi çeşitli nedenlerden dolayı birçok olaya karıştı. (Konya’da birçok örneği yaşanmakta ve yaşanıyor, oraya girmeyeceğim)
*
İşin perde arkası,
Biz o kadar Suriyeliyi ülkemize aldıktan sonra meydana gelen büyük patlama olayları da gayet düşündürücü. (Burada milyonlara Suriyelinin hepsine kötü demiyorum tabi ki, kontrolsüzlük sonucu milyonların arasına karışmış bir sürü pislikten bahsediyorum)
*
Evet,
Biz daha öncede çeşitli terör örgütleriyle savaşıyorduk amma velakin ülke içinde ve büyük şehirlerimizde hiç bu kadar kanlı ve büyük çapta patlama olayları, bu derece yoğun bir şekilde yaşanmamıştı. Neden şimdi?
*
Bunların hepsi bilinçsiz ve kontrolsüz bir şekilde milyonlarca insanı, tabiri caizse elini sallayanı, ülkemize aldıktan sonra cereyan eden vakalar. Tabi ki daha öncede vardı, ancak bu kadar ayyuka çıkmamıştı. Aklı elverenler gayet iyi bilir. Sonuç ortada, HATA ETTİK.
*
Demem o ki;
Türkiye’nin yüzde doksanı Suriyelileri istemedi, amma yinede getirildi. Yani halkın dediği olmadı ama bunu bir şekilde algı operasyonuyla, “Türk halkı şöyle misafirperverdir, Türk halkı böyle din kardeşidir” gibi ağızlara sakız olmuş beylik laflarla yutturulmaya çalışıldı. Yutturulamadı. Akabinde cereyan eden olaylar ortada.
*
Elbette,
Türk halkı kendini gayet iyi bilir. Gaz vermeye hiç gerek yok. Ancak, hiç inkar etmeyelim ki, gerçekleri ele aldığımızda, (vatan-millet sevgisi haricinde bu bizde genetiktir), insanımız değişti, biz değiştik, hepimiz değiştik. İnsanlık değişti. Zihniyet değişti. Kabul edelim ya da etmeyelim, zaman eski zaman değil, zihniyet eski zihniyet değil. Bundan elli yıl önceki insanın düşüncesiyle şimdiki insanın düşüncesini aynı kefeye koyamazsın, aynıdır diyemezsin. Dersen kendini kandırırsın. Net.
*
Sonuç olarak
Büyükler (siyasiler), büyük bir hata yaptı, iş küçüklere (halka) kaldı. Şimdi büyüklük yapma sırası küçüklerde. Bu saatten sonra o kadar insanı göndermenin zaten mümkünatı yok. (Kendi ellerimizle yurtlarından ettik.) Görmemezlikten de gelemeyiz. Artık Suriyeli insanları ötekileştirmeden, ‘Suriyeli’ ön adını kullanmadan, sadece ”insan” olara ele alıp, kendimizdenmişçesine, ama hiçbir ayrımcılıkta tanımadan benimseyip kabul etmemizdir doğru olan. Ne birimiz öz yurdunda garip olsun, ne diğerimiz baba ocağından uzakta. Sağduyulu, bilinçli bir vatandaş olmanın tam sırası sevgili okurlar.
*
Demeden geçemeyeceğim
Hükümet kanadından bazı siyasiler bile Suriye politikasının “baştan beri yanlış” olduğunu kabul ettiği halde, bazı kesimlerde özellikle “kasteci tahifesinden” “yalaka yulaka cenahı” hala, inatla, ısrarla, “yok Suriyelilerin karıştığı haberleri yapmayalım”, “yok şunu yapalım, yok bunu yapalım” gibi cahilce beyanlarda bulunup, daha fazla nasıl yalayacağım düşüncesiyle, kendi halkını ötekileştirip, nefret tohumları ekip, kendi dilleriyle, kendi elleriyle ayrımcılık, fitnecilik, fesatçılık, çıkarcılık, bölücülük, işgüzarcılık yaptıklarının farkında olmalarını niyaz eder herkese esenlikler dilerim.
HABER KAYNAĞI : HABER MERKEZİ