Dijital Dünyada Fırsatlar ve tehlikeler bir arada

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte medya kavramı da köklü bir değişime uğradı. Geleneksel medya araçları olan gazete, televizyon ve radyo gibi mecralar yerini giderek dijital platformlara, sosyal medyaya ve çevrimiçi haber sitelerine bırakıyor. İşte bu dönüşüm, “yeni medya” kavramını doğurdu. Yeni medya, interaktif, anlık, sınırları olmayan ve bireylerin sadece tüketici değil aynı zamanda içerik üreticisi olduğu bir medya türü olarak karşımıza çıkıyor. Ancak yeni medyanın bu kadar hızlı yayılması, beraberinde hukuki düzenlemeler gerektiren bir dizi sorun da getirdi. İşte bu noktada “yeni medya hukuku” devreye giriyor. Yeni medya, kullanıcılarına büyük bir özgürlük sunarken, kontrolsüz bir ortamın doğmasına da neden olabiliyor. Geleneksel medyada belirli etik ve yasal kurallar çerçevesinde hareket edilmesi gerekirken, yeni medyada bireyler doğrudan içerik üretebildiği için birçok hukuki problem ortaya çıkıyor.
Bunların başında Kişilik Hakları ve İtibarın Korunması geliyor. Bu noktada Sosyal medyada yapılan paylaşımlar, bireylerin kişilik haklarını ihlal edebilir. Hakaret, iftira, özel hayatın gizliliğinin ihlali gibi durumlar sıklıkla karşımıza çıkıyor. İkinci olarak ise mücadele için merkezleri kurulan Dezenformasyon geliyor. Dezenformasyon ve Yalan Haber noktasında Yeni medya ortamında bilgiye ulaşmak çok kolay olsa da bu bilgilerin doğruluğunu teyit etmek her zaman mümkün olmuyor. Özellikle sosyal medyada yayılan yanlış bilgiler, bireylere ve toplumlara büyük zarar verebiliyor. Yeni medya araçlarından inanılmaz hızla yayılan bilgi ve enformasyon Telif Hakları ve İçerik Kullanımı noktasındaysa sorunlar ortaya çıkarıyor. Dijital ortamda bir içeriğin izinsiz kullanılması, paylaşılması ve çoğaltılması oldukça yaygın bir sorun. Sanatçılar, gazeteciler ve içerik üreticileri sık sık emeklerinin karşılığını alamama durumuyla karşı karşıya kalıyor. Sorunlar sadece sanatçı veya yazarlarla da sınırlı değil yanı başımızda telefonla oynayan çocuğumuzda tehlike altında.Nasıl mı? Siber Zorbalık ve Dijital Suçlar ile Yeni medya platformlarında nefret söylemi, taciz ve siber zorbalık gibi suçlar giderek artıyor. Yanımızda güvende hissettiğimi çocuklarımız ve gençler, bu tür saldırılara karşı savunmasız kalabiliyor. Ve üstelik en güvenli olmaları gereken kendi evlerinde bile zorbalık 7/24 devam edebiliyor. Tüm bu yeni sorunlar karşısında devletler, uluslararası kuruluşlar ve hukukçular, yeni medya hukuku çerçevesinde çeşitli düzenlemeler yapmaya mecbur kalmakta. Türkiye’de ve dünyada sosyal medya platformlarına yönelik yükümlülükler, kişisel verilerin korunması ve dezenformasyonla mücadele gibi konulara dair yasal çerçeveler oluşturuluyor. Özellikle Avrupa Birliği’nin Dijital Hizmetler Yasası ve Türkiye’deki Sosyal Medya Yasası, platformların hukuki sorumluluklarını artırarak, kullanıcı haklarını koruma altına almayı hedefliyor. Ayrıca, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) gibi yasalar sayesinde bireylerin dijital hakları güvence altına alınıyor. Ancak burada en önemli nokta, hukuki düzenlemelerin ifade özgürlüğünü kısıtlamadan, kullanıcı haklarını koruyacak şekilde oluşturulması gerektiği. Dijital dünyanın dinamik yapısı göz önüne alındığında, yasaların da bu hıza ayak uydurması kaçınılmaz. Tabi asıl önemli olan kullanıcıların bilinçlenmesi Yeni Medyada Sorumluluk Bilinci Şart. Yeni medya, özgürlük ve erişilebilirlik açısından büyük avantajlar sunsa da kullanıcıların da bu ekosistemde bilinçli hareket etmesi gerekiyor. Hem bireylerin hem de platformların etik kurallara ve hukuki çerçeveye uygun hareket etmesi, dijital dünyanın daha güvenilir bir alan olmasını sağlayacaktır. Yasalar, teknolojik gelişmeler ışığında sürekli güncellenmeli ve bireylerin dijital dünyada daha güvenli bir şekilde var olabilmesi için güçlü bir hukuki altyapı oluşturulmalıdır. Ancak en önemlisi, yeni medya ortamında bireylerin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi ve bilinçli bir dijital toplumun inşa edilmesidir.