DİMYAT'A PİRİNCE GİDERKEN...

Öncelikle bir vazifeyi yerine getirelim. Bugün büyük Marmara Depremi'nin 24. yıl dönümü. Gece 3.02'de ailelerin ölümle uyandığı, yüz yüze geldiği bir felaket. Daha önce de vurgulamıştım. Depremden bir hafta sonra Kaynaşlı ilçemize gitmiştik, felaketin boyutlarını görmek üzere. Enkazların birçoğu duruyor, binalar altında kalan cesetler çürüme ve kokma aşamasına gelmiş. Yerle düz olmuş bir AVM'nin önünden kokudan geçemedik.
O zamanki devletin özlemini çekenler, şimdilerde devleti Maraş'ta Hatay'da, Malatya'da görüyorlardır umarım. Bırak devleti, Konya belediyeleri dahi bölgede depremzedelerin emrinde. Marmara Depremi'nde 18 bin 373 vatandaşımızı kaybettik. Rabbim mekanlarını cennet eylesin. Bize düşen de depremlerden hisse çıkarmak. Deprem bölgesi olan yurdumuzda depreme dair önlemleri almak. Binaları sağlam, stabil, az katlı yapmak. Eski binaları da depreme hazır hale getirmek.
Gündemi takibe çalışanlar bilirler. Kahramanmaraş'ta 2 adet apartman ya da site, projesiz ve ruhsatsız yapılmış. Yüzlerce insan vefat etti. Tüm yetkililer vebal altındadır. Devletin genel ve yerel kurumları vazifelerini eksiksiz yerine getirecektir. Plan, proje, kontrol hizmetleri tam manasıyla verilmelidir. Biri iş yerini daha geniş göstermek adına kendi ayağına sıkıp kolon kesiyorsa da, tepesine vatandaş hakkı için binilmelidir.
Son cümle, deprem bölgesindeyiz. Konya'da dahi 5,1 büyüklüğünde deprem olmuşsa ona göre hareket etmeliyiz. 6,5 milyon binanın sağlamlaştırılması gerekiyorsa da yapılmalıdır, yapılacaktır.

Başlığımızın konusu yerel seçimler. Yerelde de hizmet olarak olmasa dahi, gündemi meşgul eden birey Sayın İmamoğlu. 15 Ağustos saat 12.00'de Haliç Kongre Merkezi'nde kameralar karşısına geçen Sayın Başkan, nihayet fikrini açıkladı.
Bilindiği gibi Sayın Başkan, şu ana kadar yerel siyaset kesmediği için genel siyaset kulvarında geziyor idi. Müzmin muhalefet konumundaki Cumhuriyet Halk Partisi'ne genel başkan olmak, akabinde de daha farklı mevki ve mercilerde bulunmak. Kendisi CHP'ye muhalefetin yakışmadığını vurguladı. Sayın Cumhurbaşkanının bir sözünü isim vermeden vurguladı. “İstanbul'u kazanan, Türkiye'yi kazanır.” Ancak bu söz, CHP'de tutmamıştı. Sayın Cumhurbaşkanı, yerelde İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya vb. Çok büyük şehirler CHP'li belediyelerde olmasına rağmen genel seçimi kazandı. Sayın Başkan'ın söylemleri bir belediye başkanını aşan, bir parti genel başkanının söylemlerini hatırlatıyordu.
“Seçim mağlubiyetinden dolay özür diliyorum. Mayıs 2023 seçiminde yaşadığınız hayal kırıklığı beni derinden üzmüştür.” Bu açıklamayı birinin yapması gerekiyorsa, o şahıs partinin genel başkanı olarak Sayın Kılıçdaroğlu'dur.
Ancak CHP içindeki Kılıçdaroğlu'nun acayip lehine olan delegelerden dolayı cesareti kırılan Sayın İmamoğlu, bari İstanbul elden gitmesin, modunda mıdır?
Belki de Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmama telaşı mı vardır? CHP yıllardır millete hizmeti, muhalefet partisi olarak bildiğinden iktidar nasıl yönetilir, hangi hizmetler yapılır, bilemeyebilir. Ancak şunun hakkı verilmelidir ki memlekete yapılan tüm hizmetler sağ iktidarlar zamanında getirilmiştir. Rahmetli Demirel, Rahmetli Özal ve Tayyip Erdoğan. CHP'nin memleket hayrına yaptığı bir hizmet varsa lütfen bilen öne çıksın.
Gelelim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı makamına,
Sayın İmamoğlu'na verilen cezadan sonra bir abla şefkati ile İmamoğlu'na sarılan Sayın Akşener, acaba aynı yerinde midir? Ya da partinin üst düzey yöneticileri ve partinin tabanı acaba Sayın İmamoğlu’na destek verir mi?
2019 seçimlerinde 150 bin civarında oy vererek ve övünerek, “Biz kazandırdık.” diyen Sayın Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve partisi, aynı yerde midir?
İstanbul'daki son genel seçimdeki CHP- AK Parti oy oranı yüzde 52-48 civarındadır. Yerelde hava değişir. “Kendi logo ve adaylarımızla seçime gireceğiz.” diyen Gelecek Partisi ve DEVA Partisi'nin durumu ne olacaktır?
Bizim vatandaşımız hizmeti daha iyi alabilmek adına merkezi hükümete uyarsa!
Sahi, İmamoğlu'nun İstanbul hizmetlerini unuttuk, var mı?