DİYET VE EKMEK SORUNSALI- Ümmü Gülsüm ETYEMEZ- Yeni Meram Gazetesi
Herkese merhaba! Bu hafta da sizlerle buluşmanın ve sizlerle sohbet etmenin heyecanı içindeyim. Siz değerli Konya halkına bugün ekmekten bahsedeceğim. Hazırsanız başlayalım.
Çevremi uzaktan yakından diyetisyen kimliğimle gözlemlediğimde halk içinde diyete başlama korkusunun hâkim olduğunu görüyorum. Hatta bırakın diyete başlamayı “diyet” denilince bile irrite olan kişiler var. Anlaşılan o ki, toplumun genelinde diyet kelimesi eşittir kafes! Bu kafes, belli sınırları olan dar ve yasaklarla dolu bir alan(!) tabiri caizse... Yasakların başını da açık ara farkla ekmek götürüyor. Haliyle ekmeksiz yaşama fikri bile kimimiz için korkunçken, kimse diyet denilen o kafese(!) girmek istemiyor. Halk arasındaki kalıplaşmış bu düşünce ve önyargı biz diyetisyenleri bir hayli üzse de sizlere seve seve işin aslını anlatmak için her zaman kolları sıvamaya hazırız.
Ben de işin neresinden tutarsam kârdır diyerek sizlere ekmekten de önce diyet mantığından bahsetmek istiyorum biraz. “Diyete girdim, diyetten çıktım, diyetim bozuldu, diyetim bitti” cümleleri etrafta bir o yana bir bu yana salınırken size diyet nedir diye soruyorum. Biraz düşünün...
Size çağrıştırdığı şey gerçekten mahrum kalma duygusu ve eziyetle geçecek olan bir süreç mi?
Eğer böyle düşünüyorsanız size kötü bir haberim var: Diyetiniz ömür boyu bitmeyecek; sadece sizin değil, hiçbirimizin bitmeyecek. Çünkü diyet dediğimiz şey aslında sizin gün içinde tükettiğiniz yiyecek ve içeceklerin bütünüdür. Yani sizin diyetiniz evinizde ne pişirip yiyorsanız odur. Biz diyetisyenler ise sizlerin diyetini yani beslenme şeklinizi düzenlemekle mükellefiz. Bunu yaparken yaşam tarzınızdan tutun da sağlık öykünüze kadar A’dan Z’ye her şeyi sorguluyor ve diyet dediğimiz sağlıklı beslenme programınızı yazıyoruz. Ayrıca bizler bunu sizlere zorla yaptırmıyoruz ki zaten yaptıramayız.
İlacınızı doktor yazar, kullanırsanız iyileşirsiniz; diyetinizi diyetisyen yazar yine siz uygularsanız sağlığınızı koruyup iyileştirebilirsiniz. Bu işin mantığı bu kadar basit aslında. O yüzden hep diyorum ki; psikolojik olarak hazırsanız ve gerçekten kendinize kendi elinizle bir iyilik yapmak istiyorsanız buyurun, diyetisyenlerin kapısı sizlere her zaman açık. Diğer türlüsü iki taraf için de zorlu ve asla tamamlanamayacak bir süreçten başka bir şey olmayacaktır.
“Diyeti az çok kafamızda oturttuk, ya ekmek ne olacak?” diyorsunuz; duyuyorum. Ekmek gerçekten yasak mı, kokusuna bile hasret mi kalacağız diyorsanız sizlere bu konuyu da hızlıca açıklamak isterim. Az önce belirttiğim gibi diyetiniz sizin tüm özellikleriniz göz önüne alınarak yazılmalıdır. Ekmek tüketmeyi hiç sevmeyen birine hayır sen günde şu kadar dilim ekmek yiyeceksin diye diretmek ne kadar anlamsızsa; ekmekten vazgeçemeyecek birine de asla ekmek yemeyeceksin demek sürdürülebilirlik açısından pek sağlıklı olmayacaktır. Önemli olan ekmeğin türü ve porsiyon miktarıdır. Ne demek istiyorum? Diyetlerin genelinde beyaz ekmek değil de tam tahıl/ çavdar/esmer ekmek gibi ekmek türleri görmenizin bir nedeni var. Beyaz ekmek, kan şekerinizi hızlıca yükseltip hızlıca düşürür ve böylelikle çok çabuk acıkırsınız. Bununla birlikte yedikçe yiyesiniz gelir. Fakat diğer saydığım tam tahıl/çavdar/esmer ekmek grubunun glisemik indeksi beyaz ekmeğe göre daha düşüktür yani ani kan şekeri dalgalanmalarına yol açmazlar. Uzun süre tokluk sağlar. Lifli yapısı gereği bağırsak sağlığımız için de tüketilmesi uygundur.
İyi dedik, güzel dedik ama diyeceklerim henüz bitmedi. Bir kesim var ki; konunun sadece bu kısmını alıyor ve beyaz ekmeği reddedip tam tahıllı ekmeği bağrına basıyor. Fakat burada bağrınıza basma olayını abartanlarınız var. Ekmek nasıl olsa beyaz değil diyerek kalorisi yokmuşçasına kontrolsüzce tam tahıllı ekmek tüketiyorsunuz. Bilmenizi istediğim bir nokta da beyaz ekmek ve tam tahıllı ekmek arasında kalori bakımından pek bir fark olmadığı. Yani bir dilim beyaz ekmek yediğinizde alacağınız kalori ile bir dilim tam tahıllı ekmek yediğinizde alacağınız kalori aynı diyebiliriz. Bu sebeple diyetinizi özellikle sağlığınızı iyileştirme yolunda bir düzene koyduysanız; listenizdeki porsiyonlarınıza dikkat etmelisiniz.
Bununla beraber ekmek olayını abartanlar kadar ekmeğin yanına bile yaklaşmaktan korkanlar da mevcut. Özellikle son zamanlarda “listedeki ekmeği bile yemedim” cümlesini sık duyar olduk. Kişi burada kendisine iyilik yaptığını düşünürken tokluk süresini kısaltır ve atıştırmalık başka yiyeceklere yönelir. Hatta ekmek yerine simitlere, poğaçalara, böreklere yönelme durumu söz konusu ise bu, kaş yaparken göz çıkarmaktır.
O halde gelin, en iyisi işi uzmanına bırakalım. En değerli varlığınız olan sağlığınızı koruyun, iyileştirin. Böylelikle yaşayacağımız güzel günleri sağlıkla ve keyfini çıkararak yaşamış olalım.
Son olarak da; sizin için hazırlanmış bir diyet listeniz varsa ona sadık kalın; sağlıkla kalın!