"İNSANLAR İKİYE AYRILIR: TAC MAHAL'İ GÖRENLER VE GÖRMEYENLER" II
"İNSANLAR İKİYE AYRILIR: TAC MAHAL'İ GÖRENLER VE GÖRMEYENLER" II- Lütfi AYHAN- Yeni Meram Gazetesi
Son yazımda Hindistan kıtasında yaşayan 600 milyona yakın Müslümanın (Pakistan, Bangladeş, Keşmir, Hindistan…) yaşadığı Hint diyarının tarihinden, bu tarihteki Türk izlerinden bahsederken, Gaznelilerden girip Bübürlülerden çıkıp, Delhi Türk Sultanlıklarından geçerek günümüz Hint kıtasını yazmak isterken önüme çıkan muhteşem Tac Mahal nedeni ile yolum sapmıştı. Bu sapmaya sebep olan da Merhum Atilla İlhan'dı. Ol sebepten bu yazımda bu özgür düşünceli, farklı bir Atatürkçülüğü, farklı bir solculuğu, fraklı bir laikliği, farklı bir batıcılığı ve farklı bir tarih görüşünü savunan şair, roman ve senaryo yazarı Atilla İlhanı anmak istiyorum: 1925’te doğan 2005’te vefat eden bu verimli ve özgün insanı tanımak her Türk aydının vazifesi olmalı. Şiirleri dillerde dolaşan, bazı eserleri filme alınan, bazı şiirleri bestelenen Atilla İlhan’ı bendeniz “An Gelir” şiirinin bestesini dinleyerek tanıdım.
LİSE SIRALARINDA TUTUKLANAN ŞAİR
Yazarın/Şairin hayatı daha henüz İzmir Atatürk Lisesi ikinci sınıfında okurken mektuplaştığı bir kıza gönderdiği Nazım Hikmet şiirleri nedeniyle 1941'de “komünizm propagandası yapmaktan” tutuklanıp iki ay hapiste kalması ve okuldan uzaklaştırılması ile renklenmeye başlar.(Daha sonra Danıştay kararı ile Atilla İlhan eğitimine devam etme hakkı kazanmış İstanbul Işık Lisesini bitirmiş. Sonra da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine başlamış lakin eğitimine ara vererek 6 yıl boyunca aralıklar ile Paris'e gitmiştir.)
ÇOK VELÜD BİR YAZAR
Senaryoları: Yalnızlar Rıhtımı, Ateşten Damla, Soför Nebahat, Devlerin Öfkesi, Rıfat Diye Biri, Ver Elini İstanbul.
Romanları: Sokaktaki Adam, Zenciler Birbirine Benzemez, Aynanın İçindekiler, Bıçağın Ucu, Yaraya Tuz Basmak, O Karanlıktaki Biz, Sırtlan Payı, Dersaadet'te Sabah Ezanları, Kurtlar Sofrası....
Şiirleri: Duvar - Sisler Bulvarı - Yağmur Kaçağı - Ben Sana Mecburum- Bela Çiçeği - Elde Var Hüzün - Korkunun Krallığı....
Diğer Eserleri: Hangi Sol, Hangi Batı, Hangi Atatürk, Batının Deli Gömleği, Sağım Solum Sobe, Hangi Laiklik … Buraya yazmadığım daha bir çok eserin sahibi.
ÖZGÜR BEYİNLER ZENGİN GÖRÜŞLER ÜRETİRLER
Anti emperyalist bir görüşe sahip olan İlhan, kültür, batı, laiklik, Atatürkçülük, dil, tarih konularında çok farklı görüşlere sahip aydın/münevver biri. O’nun görüşlerinden bir kısmını alıntılayarak yazımı sonlandırıyorum:
1- “Fransa'ya ilk gittiğimde, ben de şaşırmıştım. 50'li yıllar Türkiye'de Mevlid'in radyolarda yayınlanıp yayınlamaması tartışılıyor; 'ilericilere göre bu irticanın yalnız hortlaması değil, neredeyse ülkeyi ele geçirmesi' demek; ne yalan söylemeli ben de öyle düşünüyordum. Oysa Paris'te devlet radyolarının pazar sabahları kiliselerden ve katedrallerden ayinlerini naklen yayınladığını gördüm; 60'lı yıllarda ise, aynı şeyi devle televizyonu ORTF yapıyor, üstelik Katolik ayinlerine, Protestan ve Musevi ayinlerini de ekliyordu…”
2- “Düşününüz, bizde komünist bile sayılabilen bir ülkede oluyor bu. Hâlbuki biz aynı 60'lı yıllarda hızlı 'ilericiler' olarak Yeşilçam filmlerinde ezan okutulmasını tartışıyorduk; zamanın 'entel' barlarında baş konu buydu; Anadolu halkı, 'ezanlı ve namazlı' filmlerle kandırılıyormuş da estek köstek…”
“SİNAN MI, LEONARDA MI? MEVLANA MI DANTE Mİ?”
3- “…Lisede Sophokles okuduk, klâsik Türk sanat musikisine sövmeyi, divan şiirini hor görmeyi, buna karşılık devletin yayınladığı kötü çevrilmiş batı klasiklerine körü körüne hayranlık göstermeyi öğrendik. Sanki Sinan, Leonardo'dan önemsiz; Mevlana, Dante'den küçüktü; Itrî ise Bach'ın eline su dökemezdi…”
4- “…Oysa bir kere yaptığımız Batılılaşmak değildi, ikincisi Batı bizim sandığımız gibi değildi, üçüncüsü Batının ulaştığı yer özenilecek bir yer değildi…”
5- Atilla İlhan Kemalist öğretinin bir gereği olarak Arap düşmanlığının, ana kaidelerden biri olarak sayıldığı bir ortamda , Arapları ve Türkleri mazlumiyet ilkesi çerçevesinde ortak hareket etmek zorunda olan iki toplum olarak ele almış, üstelik bunu Kemalistlerin en büyük argümanı olan 'Atatürk' imajı üzerinden açıklamıştır;
Not: Alıntı yaptığım adres İndependet M.M Çelik
-
Samet Akay2025-02-20 07:56:12Fransa'ya ilk gittiğimde, ben de şaşırmıştım. 50'li yıllar Türkiye'de Mevlid'in radyolarda yayınlanıp yayınlamaması tartışılıyor; 'ilericilere göre bu irticanın yalnız hortlaması değil, neredeyse ülkeyi ele geçirmesi' demek; ne yalan söylemeli ben de öyle düşünüyordum. Oysa Paris'te devlet radyolarının pazar sabahları kiliselerden ve katedrallerden ayinlerini naklen yayınladığını gördüm; 60'lı yıllarda ise, aynı şeyi devle televizyonu ORTF yapıyor, üstelik Katolik ayinlerine, Protestan ve Musevi ayinlerini de ekliyordu…”