Allah’ın yardımı müminlere mi̇ Müslümanlara mı?
Allah’ın yardımı müminlere mi̇ Müslümanlara mı? -Lütfi AYHAN-Yeni Meram Gazetesi
(Bismillah! Yazıya başlarken en başta şunu belirteyim ki her Mümin gibi ben de imanın tüm esaslarına şeksiz şüphesiz inanıyor, İslam’ın bütün şartlarını kabul ediyorum. Rabbimiz ne demişse en doğru odur, peygamberimiz ne söylemişse en güzel odur. O, (CC)neylerse güzel eyler)
Müslümanların iki yüz yıldan fazladır art arda mağlup olması, çokça toprak, insan ve güç kaybetmesi hepimizin malumu. Sadece harp meydanlarında değil siyasette, ekonomide, bilimde, adalette… Düşmanlarımızdan geri kaldık. Bu gerçekler bizim gibi İslami eğitimi tam almamış, İslami şuur ve ilimlerden mahrum; inanç, ibadet, ahlak yönünden eksikleri olan insanların kafalarında istifhamlar oluşturuyor. Sadece günümüzde yaşayan Müslümanlar değil Osmanlı eğitiminden geçmiş, Osmanlı İrfanı içinde büyümüş, dini, diyaneti bizden çok iyi bilen Mehmet Akif Ersoy gibi insanlar bile gördükleri karşısında isyana varan sözler söylemişler. Yenilgiler, kaybedilen ülkeler, ölen, katliama uğratılan, göç ettirilen, perişan olan milyonlarca Müslüman… Bunları gören, yaşayan ve adeta aklını kaybeden merhum Akif (İnancımıza zıt) şu dizeleri yazmış:
“Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!
Yandık diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!”
“Mazlûmu nedir ezmede, ezdirmede mânâ?
Zâlimleri adlin, hani öldürmedi hâlâ!”
“Câni geziyor dipdiri, can vermede mâsûm!
Suç başkasınındır da niçin başkası muhkûm?”…
Bu mısraları yazan kişinin inanç yapısını, İslam’a bağlılığını, masumlar, mazlumlar, ümmet, devlet için yaptıklarını bilmesek hepimiz çok sert tepki gösteririz. Lakin Akif gibi bir insan yazınca şaşırıp kalıyoruz. Günümüze gelince, Akif zamanındaki gibi büyük topraklar kaybetmiyoruz ama Afganistan'da, Myanmar’da, Türkistan'da, Libya'da, Irakta… Ölümler katliamlar devam ediyor Akif, (Abdülhamit Han devri dâhil) Osmanlının, Balkan, Trablusgarp, 93 harbi, 1. Dünya Harbi gibi savaşlarda kaybettiği toprakları değil ülkeleri görmüş bir insan. Kaybedilen topraklardan/ülkelerden göçen Müslümanlar çok perişan oldular. Akif bunları görünce …)
Şimdi gelelim esas mevzuya. Müslümanların bu yenilgileri, Kur’an’ı/İslam’ı tam anlayamayan birçok insanın kafasında istifhamlar oluşturuyor. Rabbimizin va’dinin, peygamberimizin müjdelerinin hepsi hak olduğuna göre bu durumu nasıl izah edeceğiz? Bu işi RASİHLER ("İlimde derinleşmiş, eğilmez, eğrilikten hoşlanmaz, bildiğini bilmediğini birbirinden ayırt edebilen, bildiklerini esas alarak, bilmediklerini mümkün mertebe çözebilen ince kavrayışlı ilim erbabı”) yapacak. Şu ayetlere dikkat:
1- "Allah, Mü`minlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir." (Nisa 141)
2- "Müminlere yardım etmek bize haktır" (Rum 47)
3- "Üzülmeyin, gevşemeyin eğer mümin iseniz en üstün sizlersiniz" (Al-i İmran/139).
4"-Allah Müminleri, içinde bulunduğunuz halde bırakacak değildir." (Al-i İmran/ 179)
5-"Allah Müminlerle beraberdir" (Enfal/19)
AYDINLIK YARINLARA BÜYÜK MUŞTULARA HASRETİZ
Bu ayetlere, tarihte ve günümüzde yaşanan bazı hadiselere baktığımızda ortaya çıkan “zıtlığı!” nasıl gidereceğiz? Rasihler çıkana kadar günümüz âlimlerinin görüşlerine sığınacağız. Günümüz Âlimlerinden (Eş-Şa’ravani) –mealen- şöyle diyor: “…Müslümanların çoğu, Mümin derecesine ulaşamadıkları için bu durumdalar. Yardım Ayetlerinde Rabbimiz Müminlere yardımı va’detmiş. Mümin ile Müslüman farklıdır. Müslüman daha alt bir mana ifade ederken Mümin daha üst/üstün bir manaya tekabül eder… “ "Sen ne kadar şiddetle arzu etsen de onların çoğu mümin değildir" (Yusuf/103) Peki Müminler kimlerdir? "Şüphesiz Allah, Müminlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler." (Tevbe/111).
Bunları okuduktan sonra zihinler, gönüller biraz ferahlasa da tam tatmin olmaz. Niçin? Çünkü İslam sadece bilgiden ibaret bir din değildir. Gönülden, içten bir imanla birlikte eylem, bilgi ve güzel ahlak gerekir. Şunu da eklemek lazım, gerek dünyevi, gerek uhrevi olayları bizim hakkıyla anlamamız mümkün değildir. (mesela bazı peygamberler davette başarılı olamamışlardır.) Peygamberimizin sahabeleri yeryüzüne gelen en erdemli, en imanlı topluluk oldukları halde gazvelerin /Seriyyelerin çoğunu kazanmışlar ama Uhud da zafer elde edememişlerdir. Çünkü zafer sadece dünyada elde edilen başarının adı değildir; gerçek zafer, Müminlerin, şeytanı, nefsi, düşmanı yenerek cenneti kazanmalarıdır.
Not: Allah’ın bu ümmete yaptığı yardımın en müşahhas delili şunlardır.
1- Peygamberimiz 622 de Medine’de devlet kurduğunda Müslümanların sayısı iki bin civarında idi. Peygamberimiz bu güçle tüm Arabistan’a hâkim olmuş;
2- 4 Halife döneminde ise müminler kendileri ile kıyaslanmayacak güce ve kudrete sahip o devrin iki süper gücünden biri olan Bizans’ı yenip, büyük topraklarını elde etmişler, ikinci süper güç olan Sasaniler’i ise tarihten silmişlerdir.
3- Peygamberimizin Mekke’de başlattığı hak yürüyüşü (İslam) tüm Dünya’ya yayılmış, bu gün iki milyara yakın insan Müslümandır. Müslümanlıktan Müminliğe yükseldiğimiz de Rabbimizin yardımları artacaktır.
-
Mustafa Sak2024-11-28 16:14:54Allah'ın yardımı bazen gecikebilir bunun birçok sebebi vardır. Bunlardan biri de "Gizli hakikatlerin ortaya çıkması için yardımın gecikmesi Toplumda yaşanan olayların gerçek yüzü her zaman göründüğü gibi olmayabilir. Kişiler ve toplumlar gerçek niyetlerini gizleyerek bir takım davranışlarda bulunabilirler. Benzer şekilde Müslüman bir toplumda bireylerin kişilik özellikleri, imanlarına bağlılık dereceleri, sıkıntılar karşısında sebat edebilme güçleri de sınanmadan bilinemeyebilir. Bu itibarla hem olumlu hem de olumsuz örneklerin tanınması doğru bilgiye ve sağlam delillere bağlıdır. Bunun için de zamana ihtiyaç vardır. Zaman içinde meydana gelecek olaylar karşısında kişilerin verecekleri tepkiler, alacakları tavırlar onların olumlu-olumsuz özellikleri hakkında daha sağlıklı tespitlerde bulunmaya imkân tanıyacaktır..."