GÜÇ KÖTÜLERİN ELİNDE OLDUKÇA

(Güç ve kuvvet, para ve silah, bilgi ve mal, cesaret ve hırs… Kötülerde oldukça ne onlar huzur bulacak ne dünya rahat edecek.)
Bilimsel ilerlemeler, teknolojik gelişmeler öyle bir yere geldi ki, insanların çoğu gelinen noktanın mahiyetinden bile habersiz. “İnternet, yazılım, kodlama, sosyal medya, metaverse, sihalar, insansı robotlar, yapay zekâ…” say sayabildiğin kadar. Her alanda oluşan değişim öyle bir noktaya geldi ki akıl almaz, göz inanmaz. Bu gelişmelerin en müşahhas ürünü olan “insansı robotların” günlük hayatın her alanında yer almaya başlaması yakın gelecekte inanmakta güçlük çekeceğimiz gelişmelere (olumlu veya olumsuz) sebep olacaktır. Bu gelişmeler bakalım insanlığı nerelere sürükleyecek. Savaşlar değişecek, ticaret değişecek, tarımda, sanayide, sağlıkta, eğitimde, hukukta, savunma da… Her şey o kadar değişecek, her şey o kadar farklı hale gelecek ki bu durum insanların hayat biçimlerine, yaşam tarzlarına, huylarına davranışlarına, ruhlarına da yansıyacak. Yansıyacak derken yanlış söyledim yansıdı bile.
Kendinize, yakınlarınıza, etrafınıza ve tüm dünyaya dikkatlice bir bakın; bırakın 40- 50 sene öncesini 5- 10 sene öncesi ile bu günleri bir kıyaslayın. İnsanlık ve bizler nasıl müthiş bir değişim içindeyiz. (olumlu ve olumsuz) Bu farklılaşmanın tabi bir sonucu olarak hem fertlerin, hem milletlerin hayat algıları, hadiselere bakışları nerden nereye geldi? Çok büyük bir değişim oldu.
MESELA NÜFUSTAKİ DÜŞÜŞ
Bu tezime yüzlerce örnek/misal var ama en çarpıcı olanını yazayım: Türkiye’de nüfus artış oranı eksiye düştü. Düşünün! Sayın Cumhurbaşkanımız, başbakan olduğu ilk günden itibaren “en az üç “ diyerek dinamik nüfusun gerekliliğine, genç nüfusun faydasına vurgu yaptı. Pekiyi sonuç ne oldu? Gelinen nokta gerçekten vahim. 2002‘de 2,38 olan nüfus artış oranı geçen yıl 1,60’lara geriledi. Bu tabloyu ilginç kılan ise şu; Bu süre içinde Sayın Erdoğan hep iktidarda idi. Yani Sayın Erdoğan kendi iktidarında kendi fikrini, kendi tezini gerçekleştiremiyor. Buna engel muhalefet mi, ekonomi mi, dış güçler mi…? Hiç biri. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin insanlara ve onların hayatlarına (internet, sosyal medya aracılığı ile) yansıması.
Dünyada ve Türkiye’de insanlar, eskiye göre üretim ve tüketim artmışken niçin daha endişeliler, niçin daha fazla karamsarlar, niçin daha umutsuzlar? (Bu söylediklerimin delili, tüm dünyada ve Türkiye’de psikolojik hastalıkların/vakaların ve bu hastalıklar için kullanılan ilaçların tüketimindeki artış.) Bu misale ek olarak savaş sistemlerindeki değişimi (Siha’lar, İha’lar) ticaretteki değişimi (ticaretin internete kayması) verebiliriz.
GELİŞMEK İLERLEMEK İYİ Mİ?
Gelişmek, ilerlemek, bilimsel buluşlar yapmak bazı devletlere, bazı şirketlere, bazı milletlere, bazı kişilere havsalamızın alamayacağı cesamette bir güç kazandırmış durumda. Güç dediğimiz şey öyle bir olgu ki onu elde eden (kişi, şirket, devlet) tüm dünyaya hükmetmeye, tüm insanlığa efendi olmaya kalkar. Niye? Çünkü İnsanın fıtratı böyledir. Nefsini terbiye etmemiş, vicdanını sevgi, iyilik, merhamet, diğerkâmlık, acımak… Gibi güzel hasletlerle donatmamış, aklını ve ruhunu, “ben çok güçlüyüm, lakin benden güçlü Allah var. Bu dünyayı, beni, tüm insanları, zamanı - mekânı, sonsuz âlemi yaratan bir güç (Allah) var. O Allah ki bu dünyada olan her şeyi biliyor, yazıyor ve günü gelince herkesten ve benden hesap soracak…” gerçekleri ile eğitmemiş bir insan başka şekil davranamaz. Tarih buna şahittir. Firavun ve Nemrut bu görüşe baş misallerdir.

Bu karamsar yazıyı nasıl müjdeli hale getirebiliriz? Şöyle getirebiliriz: Bilimdeki, teknolojideki gelişmelerde iyiler (yani merhametli, barışsever, hakça düzenden yana olan, takva sahipleri; Allaha, Ahirete, Hesaba inanıp, bu dünyada yaptıklarından dolayı Cennete veya Cehenneme gideceğine inanan, gerçek sorumluluğa sahip müminler) kötüleri geçtiği zaman.