Konya
°C
Yeni Meram

PARADİGMANIN İFLASI

PARADİGMANIN İFLASI- Behçet BÜYÜKGÖKMEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
31.12.2024 00:41
30.12.2024 11:44
0
1539
ABONE OL

Bu yazıda son gelişmeler ışığında İran İslam Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bugüne devam eden siyasal sistemi hakkında görüşlerimi paylaşmaya çalışacağım. Dikkat etmem gereken şey mezhepçi bir yaklaşımla konuya yaklaşmamak olacaktır. Zira bu konu, yani İran devletinin sahip olduğu yönetim modeli, orijinal ismiyle "velayet-i fakih" doktrini sadece şia mezhebine indirgenecek bir şey değildir.
1979 Ocak ayında Şah'ın ülkeyi terk etmesinin ardından Şubat ayında devrim gerçekleşmiş ve yapılan referandumla 1 Nisan 1979’da İran İslam Cumhuriyeti ilan edilmiştir. Bu devrimin 45. yılını kutladığı anlamına geliyor. Yani 45 yıllık bir rejimden söz etmiş olacağız.
Her ne kadar rejim kendini İslam Cumhuriyeti olarak lanse etse de kurulan sistem devrim önderi Ayetullah Humeynı tarafından geliştirilen "velayet-i fakih" ilkesine göre yürümektedir. Bütün güç ve iktidar kendilerine fakih (İslam hukuk bilgini) denilen zümrenin elindedir.
Bu noktada kısaca "velayet-i fakih" doktrini hakkında malumat vermem gerekiyor. Zira iflas ettiğini düşündüğüm paradigma velayet-i fakih ilkesi etrafında şekillenmiş bulunuyor.
Devrim önderi İmam Humeyni'nin Irak'ın Necef kentinde sürgünde iken bir grup öğrencisine verdiği 19 bölüm halindeki dersler İslami Hükümet düşüncesinin temellerini oluşturur. Tarih Şubat 1970’i göstermektedir.
Velayet-i Fakih anlayışı İran anayasasının beşinci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre İmam Mehdi'nin kayıp olduğu süre boyunca İran İslam Cumhuriyetinde iş ve ümmetin velayeti (devlet ve halkın idaresi), halkın çoğunluğunun tanıdığı, takdir ettiği, adil, takva sahibi, cesur, tedbirli ve yönetici bir fakihe (müçtehit derecesinde bir fıkıh alimine) ait olacaktır.[1] (Hayrettin Karaman /Şia da İmamet ve Velayet-i Fakih Anlayışı)

Velâyet-i Fakih siyasi olarak fakihin yönetim yetkisini ifade etmektedir. İslam düşüncesinde ve özellikle tasavvufta önemli bir terim olan velayet fıkıhta “başkaları üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi” mânasına gelir. Bu kavramlar uzun süredir İslami çevrelerde tartışılmasına karşın Humeyni, Velâyet-i Fakih kavramının anlamını genişleterek fakihlerin yetkisini daha da ileriye götürmüş, on ikinci imamın gaybeti döneminde adil bir fakihin devleti yönetmesi gerektiği tezini ortaya atmıştır. Humeynî’ye göre “veliyyü’l-emr” olan masum imamlar Muhammed’den devraldıkları velayetle dini ve dünyevi tam bir yönetim yetkisine sahiptir.[3] (VELAYET-İ FAKİH TDV İslam Ansiklopedisi)

Bu kısa izahlardan da rahatça anlaşılacağı gibi rejim fakihler denilen bir zümrenin vesayetine/mutlak otoritesine/muhalefet edilemez görüş ve eylemine dayanmaktadır. Seçimler göstermelik yönetici seçimi görevi ifa ederler. Bir anlamda ikili bir sistem görüntüsü verildiği söylenebilir. Ama her hal ve şartta İmam (Ayetullah Hamaney) bütün yetkiyi/gücü elinde bulundurmaktadır. İmam 88 üyesi olan Hubregan Meclisi (ki bu kişiler fakihlerden oluşur) tarafından seçilir. Görev süresi azli gerektirecek şeyler olmadığı sürece ömür boyudur. Halen İran'in liderliğini yürüten İmam Ayetullah Hamaney 4 Haziran 1989 dan bu yana bu görevi sürdürmektedir. Bu 35 yıldan fazla bir süre demektir.
İslami Hükümet, İslam Fıkhında Devlet, Velayet-i fakih gibi kavramlarla anılan sistemin özet mahiyetini anlatabildiğimi sanıyorum.
Bu yazı yazıldığında 45 yıllık rejim halkına elektrik veremiyor, devlet daireleri yarı mesaiye geçiyor, okullar kapatılıp uzaktan eğitim verilmeye çalışılıyordu. Alt yapısı fevkalade eskimiş, ekonomisi büyük krizler içinde olan bir İran tablosu var karşımızda.
Din adamları rejimi, varlığını/varoluşunu Amerika ve İsrail/ gerici Arap rejimleri/ cihatçı selefi gruplar vb. ne karşı savaş üzerine kurmuş görünüyor. Bu paradigmanın doğal sonucu olarak bir "direniş ekseni" oluşturmak en büyük hedef olarak ortaya konulmuş. Yemen de Ensarullah hareketi, Lübnan Hizbullahı, Irak Haşd- Şabi güçleri, Suriye'de seküler Esedle işbirliği halinde Şebbihalar vd.
Suriye’de 12 günde yerle yeksan olan rejimle birlikte ortaya çıkan tablo direniş ekseninin çökmüş olduğu yıllardır propaganda ile ayakta tutulmaya çalışılan paradigmanın iflas etmiş olduğu gerçeğidir. Fakihlerin mutlak kontrolünde ve tekelinde yönetilerek geçen yarım asra yakın bir süre sonunda ülkenin geldiği yer en azından idealize edilen sistemin başarısız olduğu anlamına gelmektedir.
İmam Ali Hamaney'in şu sözlerini bir de bu gözle okuyun.
“Suriye’de onurlu bir gücün ortaya çıkacağını öngörüyorum. Suriyeli gençlerin kaybedecek hiçbir şeyi yok; okullar, evler, sokaklar, hayatlar güvensiz. Bu güvensizliği tasarlayanlara karşı kararlı bir şekilde durmaları gerekiyor ve Allah’ın izniyle onları da yenecekler… Lübnan’daki iç savaştan Hizbullah doğmuştu. Suriye’de de aynısı olabilir. Direnişin bugünü ve yarını da bu şekilde olacaktır.”

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.