Peki 2025’te neler yapılmalı?

Bugün 31 Aralık 2024… 2024’ün son günü. Yoğun, stresli, kayıpların çok olduğu bir yılı geride bırakırken, güzel geleceğin olduğu bir yıla peki ulaşabilecek miyiz?

Bunu hep düşünmüşümdür; kim verecek bize güzel günleri? Doğal olarak “Allah” diyeceğimizi de biliyorum ama asıl mesele sanırım Rabbimizin vermesi değil de bizim insanlar olarak güzeli, iyiliği, hoşluğu, paylaşılmış zenginliği inşa edebilmemiz gibi geliyor bana.

Mevlâna Celalettin’i Rumi de zaten, “kadere az suç bul, asıl suçu kendinde ara” diyor da işte biz aciz kullarız, bir kişi ile de bin kişi ile de güzel bir dünya kurulmuyor ki, iyiler çok olsa da kötüler ya da kötülük kadar güçlü değilmiş hissinin hâkim olduğu zamanları yaşıyoruz şimdilerde.

Dostlar, insan kendini tüketiyor. Bakın isterseniz, insanlığın tamamına bir zulüm hâkim. Sadece Gazze’de yaşanmıyor zulüm. İnsanlık dünyayı bir yıkıma götürüyor tabi kendini de cehenneme…

Peki, 2025’ten neler bekliyoruz? İyilik ve güzellik mi gelecek? Zulümler duracak mı? Gazze’deki soykırım bitecek mi? Yoksa son Gazzeli ölünceye kadar, insanlık izleyecek, katil İsrail de Gazzelileri katledecek mi? Rusya – Ukrayna savaşı bitebilecek mi?

Türkiye için nasıl bir yıl bekliyoruz? Ekonomi kötü olmaya devam mı edecek? Fakirler daha fakir olacak, kötüler kazanacak, garipler ezilecek, yine aziz milletin şarkısı arabesk mi olacak?

Görüyorsunuz, çok yönlü bilinmezlerin olduğu bir denklem var karşımızda. X, Y, Z bilinmezlerini buldukça yeni bilinmezler peydah oluyor ve başa çıkılmaz bir hal alıyor sanki.

Mesela, şaşırdığım konulardan biri Gülben Ergen oluyor. Türkiye’nin bütün kaymağını yiyen şarkıcılardan biridir biliyorsunuz Gülben Ergen… Fakat son günlerde ne oldu, nasıl oldu bilmiyorum, bir militana dönüşüverdi. Paylaşımlarına bakın isterseniz… Siyaset yapıyor, Türkiye’ye saldırıyor, Suriye’deki katilleri savunuyor, toplumda sanki bir Alevi düşmanlığı varmış havası estirmeye çalışıyor, vs. Kimdir, hangi güçtür Gülgen kızımızı bu hale dönüştüren? Ve Gülben Ergen'le bile bu kadar rahat oynayabiliyorlarsa başka neler yapmazlar bunlar?

Neticede akıllı olmalıyız.

Gerçi yapıyorlar da… Bakın bugün daha zam gelmediği halde en düşük memur maaşı 39 bin lira.

Peki neden asgari ücret zamla birlikte 22 bin lira oluyor?

Makası bu kadar açtıran kim?

Neden emekli taban maaşının 15 bin lira bile olmayacağı konuşuluyor?

Bu ülkenin emekçisine, emeklisine hayatı zindan ettiren kimler? Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı halkın bu sefaletine razı edenler kim? Çünkü, patron kazanıyor, rantiyeci kazanıyor, halk kaybediyor, doğal olarak da Recep Tayyip Erdoğan da kaybediyor. Bu ağır bedeli göz göre göre ödeten kim?

Çok çabuk unutuyor insanlık ama biliyorsunuz 2024’te katil İsrail Lübnan’da çok ilginç bir katliam yöntemi uygulamıştı. Çağrı cihazlarına gönderdiği bir sinyalle binlerce çağrı cihazını patlatmış ve yüzlerce insanın sakat kalmasına, onlarca insanın vefatına yol açmıştı. Tabi bu arada, bu olayların yaklaşık 20 yıldır planladığı da Hizbullah ve diğer Filistinli grupların lojistiğinden satın almalarına kadar, süreçleri İsrail’in yönettiği de ortaya çıkmıştı.

Peki, kötülük başka neleri planladı? 20 yıl önce ülkemize özel planlanan kötülükler var mı? Bunları biliyor muyuz? Bilmediğimizi biliyoruz en azından değil mi ama?

Dostlar, bence Türkiye’de şunlar yapılmalı?

Türkiye’de kardeşliğin, birliğin, dirliğin hâkim olmasını sağlayacak, ihanete ve ifsada müsaade edilmeyecek gizli ya da açık adımlar atılmalı.

Bu konudan hemen sonra ise gündem ekonomi olmalı.

Öncelikle EYT’den vazgeçmeli iktidarımız. Şöyle bir şey yapılmalı; E devletten, EYT’den faydalanarak emekli olan insanlara bir defalığına emekliliklerinden feragat etme olanağı getirilmeli. Emekliliğinden feragat edenlere de 1 yıl için emekli oldukları anda ne yapıyorlarsa o işlerine dönme imkânı sağlanmalı. Bir yıl işlerinden atılmamayı bu insanlara garanti etmeli. EYT’li memnun mu? Nasıl memnun olsunlar? En düşük emekli maaşı bugün için en az 35 bin lira olmalı ama bu insanlar aldıkları maaşın üzerine bir de asgari ücret koyuyorlar yine o rakama ulaşamıyorlar. Bu insanların tamamına yakını mutsuz. Mutsuz seçmen demek iktidara oy vermeyecek seçmen demektir. Bu garabetten Türkiye’yi kurtarın, millet tekrar işine dönsün, onun dışında kalan emeklilere de adam gibi maaş verin ve bu mutsuzluğu bitirin, sorunu çözün.

Bunun dışında asgari ücreti 35 bin liraya çıkarın. Enflasyonun düşmesini de biraz zamana yayın, insanları açlıkla imtihan etmeyin, bırakın sıkıntıdan kurtulsunlar, gençler evlenebilsin, evli insanlar onurları ile evlerine ekmek götürebilsin.

Türkiye’nin ana gündemlerinden birini deprem olarak belirleyin. Uzmanlar, “İstanbul depremi” diyor, Bitlis ve civarında olacak bir depremden bahsediyorlar, Erzincan’da bir depremden bahsediyorlar. Bunlar ve varsa başka deprem tehditleri ile ilgili hızlı çalışmalar başlatın. Siyasi mülahazaları bir tarafa bırakın, büyük yıkımdan ülkemiz nasıl kurtarılacak, bunu planlayın.

Türkiye’nin ana gündemini ahlaki yozlaşma olarak belirleyin. Gençlerimiz nasıl kurtarılacak? İnsanlarımız nasıl kurtarılacak? Bu konulara bir bakın, medya, milli eğitim, belediyeler ve STK’lar üzerinden insanımızı eğitecek çalışmalar başlatın. Ülkemizdeki toplumsal çürümenin önüne geçin.

Üretim de ana gündem maddesi olsun. Özellikle Konya gibi şehirlerde benim görebildiğim kadarıyla işletmeler kendi kendilerine markalaşma işlemlerini başaramıyorlar, bu noktada kurum ve kuruluşlara eğitimler vererek, nitelikli üretim üzerinde durun.

Kuraklık Konya Ovası’nın ve ülkemizin en büyük sorunu, bunu zaten görebiliyoruz, Konya Ovası başta olmak üzere iç ovalara dış havzalardan su getirecek adımları hızla atın.

Konya’nın çevreyolunun inşaatını tamamlayın.

Şimdilik bunları yazalım, Rabbim nasip ederse bir iki yazı daha bu konuyla ilgili yazarız.

Yeni yılınızı kutluyor, hepinize güzel bir yıl diliyorum. Rabbim, bütün insanlığa yardım etsin, insanlığa akıl, fikir, feraset versin.