SON TAHLİLDE

Elde var altı. Hafta sonunda 14 Mayıs Pazar günü seçime gidiyoruz. Sayılı gün çabuk geçermiş. Geldi, geleceğimize yön verecek seçimler. Bazı tez canlı kardeşlerimiz, seçmen bilgi kağıtlarını ve kimlik belgelerini şifonyer ya da sehpaların üzerine koydular bile. Sabırla pazar sabahını bekliyorlar. Yüzde doksanların üzerinde kararını verelerin yanında bir kıvılcım bekleyenler, ya da ikna kabiliyetleri fazla fazla olan partileri bekleyenler de yok değil.
Bugün daha aykırı bir şeyler yazmak geldi içimden. Ana arterlerimize, caddelerimize bir bakınız lütfen. Görüntü kirliği içeren parti bayrakları yok. İsraf yok, çöp yok, kargaşa yok, her yer sakin. Partilerin açtıkları seçim ofisleri, gelen ziyaretçilere ikramda bulunuyorlar. Öyle de olmalı. Hatta partiler birbirlerinin seçim bürolarını ziyaret etseler... Demokrasi kazanır, ziyaret eden parti daha çok kazanır. Vatandaş eski anarşi ortamlarından bıkmış. Kavga istemiyor, hır- gür istemiyor. Şu anda vatandaşın istediği sevgi, hoşgörü, imece, dayanışma ve kucaklaşma.
Ortamdaki vatandaşın isteği ve olması gereken, seçim yokmuş gibi ortamların çoğalması nasıl olur? Siyasi partiler kendi aralarında anlaşsalar ve gerekli kanun ve yönetmelikler çıkartılsa. Niçin mi? Mitingleri de kaldırsak ne olur? Bütün partilere yasaklandığı anda adil bir uygulama da olur. Şunu kabul edelim. Büyük ya da küçük şehirlerimizde trafik problemi had safhada. Örnek mi? 2004 yılında Konya trafiğine tescilli 15-160 bin araç var iken 2023'te 813 bin araç var.
Yapılan bir siyasi partinin mitinginde şehir trafiği felç olduğu gibi, taşımalı gönüllü partililer sayesinde şehirlerarası trafik de felç oluyor. Şehirlerarası yollardaki can ya da canların kayıplarının yanında bu işin maddi külfeti var. Bu işlerle ilgili kendini sözde demokrat sanan gelişmiş ülkelerde pek miting görülmez.
O ülkelerde seçimden önce ilgili siyasi partiler seçim programı ihalesi yapıyor. Şu adette radyo, TV programı, şu adette kapalı salon programı, şu adette liderlerin tabiri caizse kozlarını paylaşma programı ve diğer programlar. Programlardaki ön cephede gördüğümüz alkışlayan ( hararetle) ekibin bile sayısı belli. Seçim tamamlandıktan sonra da herkes işine, aşına bakıyor. Biz çok zengin bir ülkeyiz ya. Bütün yıl siyasi partilerin il ve ilçe teşkilat binaları çalışanları ile teşkilat binalarını beklerler.
Değerli arkadaşlar, şu sosyal ortamda isteyen vatandaş istek ve temennilerini tüm devlet dairelerine, vekillere ve başkanlara anında iletirken parti binaları ne olarak kullanılıyor? Müsait olduğunuzda gönül verdiğiniz partinin binalarına bir uğrayın. Tabii ki seçimden sonra. Parti binası şayet açılırsa içeride kimlerin olduğunu ya da olmadığını görebilirsiniz!
Şimdi son tahlildeyiz. Tüm siyasi partiler seçtikleri konularla ilgili propagandalarını yaptılar. Kimin daha başarılı olduğunu pazar akşamı gece yarısına doğru göreceğiz. Hükümet kanadı beka meselesi, savunma, yeni bulunan yeraltı zenginliklerimiz, 22 senede yapılan çalışma ve yatırımları ön plana çıkardı. Ülke kaynakları ile yapılanları bir bir anlattı.
Muhalefet ise ekonomi ve özgürlüklerden dem vurdu. Hayat pahalılığı ve katılımcı demokrasinin işlemediğini vurguladı.
Cumhur İttifakı Başkanlık Sistemi'ni savunurken Millet İttifakı ise Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e dönüşün önemine vurgu yaptı.
Vatandaşın bu konuda gönlünden geçen de şu olabilir. Belki de Başkanlık Sistemi ile Parlamenter Sistemi kaba tabir ile toplayıp ikiye bölsek. Birinde bir kişiye verilen aşırı yetkiler diğerinde koalisyon pazarlıkları, gensorular, gensorular...
mevcut sisteme göre şuna alışmalıyız. İki kutuplu bir dünya. Amerika'da cumhuriyetçiler, demokratlar Türkiye'de ise Cumhur ve Millet İttifakı. Çünkü birinci tur ve ikinci turda yarışabilecek çoklu adaylar yerine iki kuvvetli adayda oylar birleştirilecek. Bu sistemin kötü tarafı da şu. Hep yazdık, Parlamenter Sistem'de önce koalisyon sonra seçim. Ondan sonra bindelik dilimlerdeki siyasilerimize hak etmediği mevki ve makamları veriyoruz.
Birlikte idrak edeceğimiz seçimler hayırlar getirsin. Rabbim bizlere hayırlı idareciler versin.
Saygılarımla.