UNESCO TÜRKİYE MİLLİ KOMİSYONU YEDİNCİ BÜYÜK BULUŞMASI
UNESCO TÜRKİYE MİLLİ KOMİSYONU YEDİNCİ BÜYÜK BULUŞMASI- Adem ESEN-Yeni Meram Gazetesi
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) 1946 yılında, barışı korumak ve güçlendirmek, çatışmaları önlemek ve kültürler arasında diyaloğu genişletmek amacıyla kurulmuştur. Türk Milli Komisyonu Güneydoğu Avrupa ve Orta Doğu’da toplumların yakınlaştırılmasına yönelik çalışmalar yapmaktadır. 19 Aralık’taki yedinci büyük buluşma ile önümüzdeki yıl Özbekistan’daki genel kurula hazırlık yapılmak üzere öneriler alınmıştır. Türkiye’nin yeniden yönetim kuruluna hatta başkanlığa seçilmesi beklenmektedir.
UNESCO’nun beş sektörü; eğitim, bilgi ve iletişim, kültür, doğa bilimleri ile sosyal ve beşeri bilimlerdir. Böylece kurumun faaliyetleri aşağı yukarı hayatın her aşamasını ilgilendirmektedir. Milli Eğitim Bakanı milli komisyonun genel kurul başkanıdır. Dışişleri ile Kültür Bakanlıkları da yakından ilgili bakanlıklardır.
Bu dönemin büyük buluşmasının iki ana teması acil durumlar ile yapay zeka konularında iki panel yapılmıştır.
Afetler özellikle depremlerde müzelerin (2021) acil eylem planları hazırlanmıştır. Burada, belediyelerin emlak vergisi yanında tahsil ettikleri kültür varlıklarının ihyası için ödenen yüzde onluk paranın verimli kullanılması gereğini hatırlamak gerekir. Ayrıca acil durumlarda somut olmayan kültür mirasının korunması üzerinde durulmuştur. Kuraklığın göçebe kültüründeki etkisi, sellerin etkileriyle deprem konusundaki alan araştırmalarına yer verilmiştir. Programda Somut Olmayan Kültürel Miras Derneği de ebru sanatı ve ıhlamur baskısı etkinlikleri yapmıştır.
Ayrıca Karagöz oyunu da programa renk katmıştır. Bir panelist afetlerde kurumun uluslararası çalışmalarından örneklere yer vermiştir. Bu kapsamda karbon emisyonunu azaltmaya yönelik çalışmalar kapsamında çevrenin korunması bağlamında yenilenebilir enerji kaynakları özellikle güneş enerji sistemleri akla gelmektedir.
Afetlere tepki verilmesinde kültürlerin etkisi ve afet sonrası araştırmalarla deneyimlerin paylaşılması konusuna yer verilmiştir. Aynı panelde ele alına bir konu kriz dönemlerinde iletişimde dezenformasyonla mücadeledir. Bu kapsamda medya okuryazarlığı, kriz sırasında-sorasında güvenirlik, medyanın faaliyetleri, ana akım medyanın tavrı, kriz iletişimi işlenmiştir. Bu kapsamda İstanbul için özel bir çalışma yapılması vurgulanmıştır.
Bu çerçevede gelecek genel kurula öneriler olarak, bazı ülkelerde ortaya çıkan İslamofobia gibi nefret söylemleri yerine Mevlana’da, Yunus Emre’de kendisini en güzel şekilde ifade eden Anadolu irfanındaki sevgi ve insanlık temasının işlenmesi, Türkiye’nin uzun bir süreden beri misafirperverlik yaptığı Suriyeli düzensiz göçmenlerin eğitim ve kültür konusunda destekleri, yaşanılan coğrafyanın, çevrenin korunması, temiz denizler, nehirlerin sağlanması, deniz okuryazarlığının sağlanması gibi hem ülkenin içi hem de yakın ülkelerle çalışmalara temas edilmiştir. Yapay zeka ile ilgili panelde vurgulanan husus, yapay zekanın 2030 yılına kadar dünyada büyümeye 13 trilyon dolar civarında katkı sağlayacağı tahmin edilmektedir. Yapay zeka ile gelecek hızlandırılmış 2040'larda olabilecek şeyler 2020'lere çekilmiştir.
Türkiye Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025) kabul edilmiştir. (20/08/2021 tarihli ve 31574 sayılı Resmî Gazete) TÜBİTAK Yapay Zeka çağrısı ile pek çok proje desteklenmiştir.
Teknofestler yapılmaktadır, dene-yap atölyeleri aktiftir. Finans teknolojileri ve e-ticaret akıllı üretim sistemleri iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik akıllı gıda hayvancılık akıllı eğitim teknolojileri bu kapsamdadır. Bu konuda IMF, Dünya Ekonomik Formu (The Global Crisis Report 2024) WEF ve OECD raporları vardır. 2021 UNESCO yapay zeka etiği tavsiye kararı.
Türkiye'de kişilerin ortalama ekran süresi 7 saat olup dünya ortalamasının üzerindedir. Yapay zekanın meslekler üzerindeki etkisi okullarda yapay zekanın kullanımı ve bu alanda ortaya çıkan sorunlar ile avantajlar vardır. Bu konuda ilginç olanlardan birisi yapay zekadan beklenen insanın işlerini kolaylaştırmak idi, ancak yapay zeka resim yapma ve ödev yapma gibi konularda daha öne geçti. Yemek yapma bulaşık yıkama çamaşır yıkama yine insana kaldı.
Yapay zeka yerel dillere zarar verebilir mi? İngiltere'de öğretmenlerin yerine yapay zeka geçti.
(AI competency framework for teachers/for students)
Yapay zeka etiği ve veri hukuku teknik gelişmeler ile hukuk ilişkisi üzerinde durmaktadır.
Buradaki ilkeler: zarar vermeme, güvenlik ve emniyet, dürüstlük ve ayrım yapmama, sürdürülebilirlik, özel yaşamın gizliliğini, kişisel yaşamı koruma, insanın gözetimi ve insan karar vericiliği, şeffaflık, açıklanabilirlik, hesap verebilirlik, farkındalık okuryazarlık, çok paydaşlılık ve uygulanabilirlik (yapay zeka inisiyatif: https://turkiye.ai/kaynaklar/sunumlar-raporlar/).
AB yapay zeka yasası (EU Artificial Intellegence Act.) risk temelli bir düzenlemedir. Riskler, kabul edilemez, yüksek, sınırlı ve en az riskler olarak ayrılıyor. Türkiye’de yapay zeka ile ilgili doğrudan bir yasa yoktur. Bununla ilgili bir düzenleme gerekir. Yapay zekanın menşei veridir. Zira veriler nitelikli veya niteliksiz olabilir, buna göre sonuçlar değişiyor.
Large Language Model (LLMs) büyük dil modeli, genel amaçlı olarak dili anlama ve üretme becerisinin öne çıktığı modeldir.
Halüsinasyon sorunu: önyargılar fazla olabilir. Yapay zekâ destekli sohbet robotlarından doğru cevaplar alınması beklenir. Fakat algoritmaları bazen, eğitim verilerine dayanmayan ve tanımlanabilir herhangi bir model izlemeyen çıktılar üretebilir. Bu durumda, “halüsinasyon görüyor.”
Çalıştaydan çıkan sonuçlardan birisi de, AI da yerli ve milli modeller yapılması gerektiğidir. Yedinci büyük buluşma sonuçları 2025 yılındaki 43. Genel Konferansı hazırlık çalışması ve öneriler geliştirme fırsatı sunmuştur. Emeği geçen sayın Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin ve Milli Komisyon Başkanı Prof. Dr. M. Öcal Oğuz’u tebrik ederiz.
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.