PEMBE İNCİLİ KAFTAN - Behçet BÜYÜKGÖKMEN- Yeni Meram Gazetesi
Kaderin kalemi tarihi yeniden yazmaya başladı. Müptezeller, arsız goygoycu taifesi, nitelikli dolandırıcılar, yetim hakkı yemekten morarmış namertler, gavur aşıkları ve daha bilmem kimler...
Yazılan ve yazılacak tarihin sadece çöp kutusunda olacaklardır.
Tarihi Muhsin Çelebi yazar.
Tarihi Ömer Halisdemir yazar.
Tarihi canlarıyla ve mallarıyla mücadele edenler yazar.
Pembe İncili Kaftan böyle bir olayın hikâyesidir. Sözü uzatmadan Ömer Seyfettin'in muhteşem hikâyesini özetleyeyim.
Kötü huylu, çok kibirli Trump gibi densiz İran Şahı'na elçi gönderilecek muhtemel hakaretlere ve aşağılama girişimlerine anında ve layıkıyla cevap verilecektir.
İran Şahı’nın huzuruna çıkacak mert, yiğit bir devlet elçisi aranmaktadır. Şah’ın hakaretlerine canı pahasına karşı koyabilecek cesur bir vatansever.
Vezirlerden biri eski bir dostunun oğlunu önerir; adı Muhsin Çelebi’dir. Muhsin Çelebi, Sadrazam’ın huzuruna çağrılır, kabul edilir.
Muhsin Çelebi Sadrazam’ın huzuruna gelince diğerleri gibi el etek öpmez, dimdik durur.
Bu tavrı Sadrazam’ın hoşuna gider. Kendi ülke sadrazamının karşısında bile eğilmeyen, Şah’ın karşısında hiç eğilmez. Çünkü Allah’tan başka kimseye boğun eğmez ve korkmaz.
Bu anlayış Sadrazam’ın aradığı ahlak anlayışıdır.
Muhsin Çelebi, devletten bir kuruş bile karşılık istemez ve elçilik görevini seve seve kabul eder. Devletin itibarı uğruna varını yoğunu satarak herkesin rüyalarını süsleyen Pembe İncili Kaftan’ı alır.
Bütün servetini harcayarak aldığı pembe incili kaftanını giyer ve gider.
Şah’ın sarayında Muhsin Çelebi’ye oturulacak yer gösterilmez. Muhsin Çelebi bu hakaret üzerine; her şeyini satıp aldığı o pahalı Pembe İncili Kaftan’ı yere serer ve üzerine oturur.
Söylemesi gerekeni söyler ve hiç perva etmeden
Şah’ın sarayında kaftanı bırakarak kapıyı çarpıp gider. Askerler arkasından kaftanı götürür ve kabul etmez.
Yere serilen şeyi bir daha omuzlara almaz.
Muhsin Çelebi ömrünü çalışarak ve kıt kanaat yaşayarak tamamlar.
Bugün nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilip el etek öpenler elbette bunu anlayamaz.
Başkalarının ödediği bedeller üzerinde keyif çatmayı kirlenmiş vicdanlarına kabul ettiren hayasızlar için bu davranış aptallık demektir.
Ama onurlu insanlar yaşar; onursuzlar hayat süren leşlerdir.
HABER KAYNAĞI : HABER MERKEZİ