Trump nasıl kazandı?
Trump nasıl kazandı?-Hamdi BAĞCI-Yeni Meram Gazetesi
Öncelikle şunu yazayım, ABD seçimleri bize çok net gösterdi, ABD’de artık konvansiyonel medyanın toplumu etkileme gücü kalmamıştır, toplumu artık geleneksek medya yönlendiremiyor. Bunun nedenlerini düşündüm tabi, her şeyden önce ABD’de konvansiyonel medyanın değer kaybetmesinin en büyük nedeni maliyetler. İkinci en büyük neden ise geleneksek medyanın iktidar erkine teslimiyeti, özellikle çıkar ilişkileri neticesinde patronların iktidarın gücüne tamamen teslim olmaları.
ABD’de gazete ve televizyonların maliyetler çok fazla, özellikle ABD ve Avrupa merkezli medya kuruluşları hem editör, muhabir ve yazarlarına, hem de prodüktör ve sunucularına çok yüksek miktarlarda para ödüyorlar. Bununla birlikte yayıncılık aşamasında oluşan maliyetlerle başa çıkmak zorunda kalıyorlar. Tabi medya kuruluşları da haber ve bilgiyi belirli ücret karşılığında vatandaşlara sunmak zorunda kalıyor. Bir dizi ya da film için para ödeyebilen insanlar ise bu noktada haber için ya da yorum ve yazılar için para ödemek istemiyorlar. Çünkü haber ve yorum ihtiyaçlarını bağımsız gazetecilerden karşılayabiliyorlar. Çok fazla bilgi akışı zaten sosyal medyada her konu ile ilgili sağlanıyor. Hal böyle olunca da medya kuruluşlarının geliri düşmüş oluyor, bu da konvansiyonel medyanın hızlı bir şekilde küçülmesini getiriyor. Geleneksek medya küçülürken, bağımsız haber sağlayıcısı sosyal medya hesapları ise değerleniyor.
Bütün bu sürecin çıktısı olarak da sosyal medyadaki hesaplar, hem satış yapmak isteyen markalar için, hem de halktan oy almak isteyen siyasetçiler için daha kıymetli mecralar haline geliyor. Medyaya verilen reklam bedelleri hızla düşerken, bunun karşılığı olarak sosyal medyaya harcanan reklam paraları ise her geçen gün daha fazla artıyor. Burada hesap sahipleri de para kazanıyor ama asıl pastayı ABD menşeli sosyal medya hesapları götürüyor.
Aslında kısmen sürecin verilerini Türkiye’deki yerel seçimlerde de görmüştük ama asıl en net veri ABD’de yapılan başkanlık seçimlerinde oluştu. Başkanlık seçimlerinde rekor oyla seçimi kazanan Donald Trump, tamamen sosyal medya üzerinden seçim kampanyasını yürüttü. Hatta konvansiyonel medyayla biraz kavgalı bile göründü. Medyanın onun düşüncelerini halka gerektiği gibi aktarmadığını ve haberlerine sansür uygulandığını söyledi, medyayı “satılık”, “iktidarın uşağı” olmakla suçladı. Editörler, yazarlar ve prodüktörlerle bilinçli kavgalara tutuştu ve sonuçta da görüyorsunuz kazandı.
(Bir hususu daha bu noktada ilgililerine aktarayım, ABD’de seçimi x (Twitter) platformu yönetti. Fakat konu bizim ülkemize geldiğinde ben Facebook ve Instagram’ın toplumu etkileme bakımından Twitter’dan daha öncelikli olacağını düşünüyorum.)
Neticede, medya halk tarafından da güvenilir bir mecra olarak görülmüyor artık. Daha çok egemen güçlerin kılıcını sallayan, hiçbir yanlışa yanlış diyemeyen ve çok ucuz bir şekilde de satılabilen alanlar olarak görülüyor medya. Bunu çok iyi gören Trump, bütün kampanyasını sosyal medya üzerinden yürüttü. Trump'ın seçim sürecinde uyguladığı iletişim metodu önümüzdeki dönemde siyaseti şekillendirecek. Öyle anlaşılıyor ki Trump ile birlikte yeni bir siyaset süreci de başlamış oldu.
Tabi Trump sosyal medyada da farklı bir metot takip etti. Bir nevi süreç, x (Twitter) platformunun zaferi olarak siyaset tarihine yazılmış oldu. Facebook, Instagram, YouTube gibi platformlar Trump’ın iletişim ekibi tarafından daha az kullanıldı. Facebook, Instagram, YouTube gibi platformlarda mitingler paylaşıldı, reels videolar paylaşıldı ama x platformunda seçim kampanyası yürütüldü. Burada Elon Musk faktörünün de üzerinde mutlaka durmak gerekiyor. X platformu, kullanıcılarının kendi paylaşımları ve takip ettiklerinin dışında, “Sana Özel” sekmesi de oluşturdu biliyorsunuz. İstediğiniz hesaptan bakabilirsiniz, “Sana Özel” sekmesini açtığınız anda karşınıza Elon Musk geliyor. Elon Musk ise tamamen Trump’ın seçim kampanyasını yürüten adama dönüşüyor. Sonuçta seçim sürecinde Trump’ın en akıllı hamlesi Elon Musk’ı yanına çekmesiymiş gibi görünüyor. Tabi x platformunun diğer platformlara göre daha özgür bir çizgide olmasının da ABD kamuoyu tarafından önemsendiğini, bunun da sonuçlara olumlu yansıdığını buraya yazmak istiyorum.
Bu arada elbette seçimler Elon Musk açısından tam bir zafer anlamına geliyor. META’nın sahibi Mark Elliot Zuckerberg son anda çok önemli bir hamle yaptı, Biden hükümetinin kendilerine sansür uygulattığını, bunun için de hükümet temsilcileri ile kavga etmek zorunda kaldıklarını ifade etti ama zaten seçim süreci bitmişti ve Musk da çoktan kazanmıştı. Bu konularla ilgili Financial Times’ta da bir makale vardı, o makalede, yapay zeka konusunda Donald Trump’ın açıklaması sonrası Musk’ın açıklamalarına OpenAI'nin CEO'su Sam Altman’ın verdiği cevapla ile oluşan polemik sürecini Trump ile Musk’un arasının açılmasının ilk işareti olarak ifade ediliyordu da doğrusu ben buna katılmıyorum, ben Trump’ın süreci oldukça akıllı götürdüğünü ve Musk’ın da potansiyelini çok iyi bildiğini, bunun neticesi olarak da Google, Oracle, Arm, Nvidia, MGX hatta Microsoft ve META gibi teknoloji şirketlerinin tamamının Elon Musk ile ilişkileri düzeyinde önümüzdeki süreçte Trump ile yakın olabileceklerini düşünüyorum.
Burada biraz da Trump’ın söylemlerinden bahsedelim. Trump, her şeyden önce çok hareketli bir seçim süreci yürüttü. Amerika’nın "altın çağı" başlıyor mottosunu söylemlerinin merkezine koydu. Amerika’nın yeniden inşası, sağlık sisteminin yeniden inşası, otoban, yol gibi eskimiş altyapının yeniden inşası, yeniden fabrikaların kurulması, güvenliğin sağlanması, enerji maliyetlerinin düşürülmesi, kartellerden ve çetelerden halkın korunması, Amerika’nın kaynaklarının dışarıya aktarılmaması ve yabancıların Amerika’yı işgal etmesinin önüne geçilmesi, cinsiyetsizleştirme kampanyasının karşısında durulması bu süreçte Trump’ın en önemli söylemleriydi diyebiliriz. Trump net bir şekilde egemen sınıfın oluşturmaya çalıştığı algının üzerine gitti ve “erkek erkektir, kadın ise kadındır başka bir cinsiyet olmayacak” söylemini geliştirdi, “orta sınıfı kurtaracağız”, “ekonomimizi kurtaracağız”, “egemenliğimizi sağlayacağız” “enflasyonu düşüreceğiz” “Amerika’nın kaynaklarını Amerikalılara vereceğiz” dedi ve büyük ve güçlü Amerika’dan bahsetti, 13 Temmuz'da Pensilvanya'daki bir mitinginde suikast girişimine uğramıştı ve burada kulağından vurulmuştu, bunu çok fazla kullandı. Grönland, Kanada, Panama Kanalı gibi konularda ABD’nin hakkını alacağını, Alaska’nın madenlerinin ABD’ye kazandırılacağını, yeniden teknoloji geliştireceklerini, Mars’a gideceklerini, hatta bazı ülkelerden vergiler alacaklarını, ABD ordusunun ABD’yi koruyacağını ve başka alanlardaki çatışmalara müdahil olmayacaklarını söyledi. Trump proaktif bir metot takip etti. Trump’ın söylevlerini takip ederken çok şaşırdığım bir konu oldu. Anlayabildiğim kadarıyla ABD’de otobanlarda çeteler oluşmuş, bu çeteler araçları durduruyor ve haraç kesiyorlar. Bunu önleyeceğini söyledi. Gördüğünüz gibi mitinglerinde tamamen halkın sorunlarını gündeme getirdi ve halka, “sorunları çözeceğim” dedi. Promterle çok kavga etse de promteri kullandı, hiçbir zaman kayıt dışı açıklama yapmadı, planlananın dışına çok savruk olmasına rağmen çıkmadı, samimi oldu ve bütün bunlar da dizilerde, televizyon programlarında, haberlerde, köşe yazılarında bayağı gösterilen, ABD’nin elitleri tarafından bayağı görülen Trump’a ABD halkının gidip oy vermesini sağladı.
Zamanla yine bu konuyu yazarız, şimdilik bununla tamamlayalım. 2027’ye hazırlananların Trump’dan öğreneceği çok şey var, bunun da altını çizelim. Gördüğünüz gibi, halka dokunan, kendi söylemini oluşturan ve mevcut iktidarın nerelerde hata yaptığını çok iyi tahlil eden Trump bile olsa kazanıyor. Bilmem anlatabildim mi?
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.