YEME BOZUKLUKLARI

Yemek ve yeme eylemi her birey için birbirinden farklı anlam taşımaktadır. Yeme bozukluğu (YB) kısaca bireyin mental ya da duygusal durumunun sebep olduğu bozukluk nedeniyle yetersiz veya aşırı beslenmeye geçiş yapmasıdır. Bu sebeple yeme bozuklukları bilimsel kaynaklarda psikiyatrik hastalıklar kategorisinde incelenmektedir. Bu psikiyatrik hastalıkların kökenine indiğimizde, hastalığa sebebiyet veren pek çok risk faktörünün rol oynadığını görmekteyiz.

Bunlardan; genetik faktörler, fiziksel risk faktörleri, ailesel faktörler, sosyo-kültürel faktörler, psikolojik etkenler-mükemmelliyetçilik başta gelenlerdir.
Kadının vücut biçimi ve kilosu ile ilgili konuların medyada bolca işlenmesi ve toplumsal yapıdan kaynaklanan baskı sonucu ince bir vücuda sahip olma amacı ile diyet yapmanın zamanla yeme bozukluğuna dönüştüğü görülmektedir.
Sosyal medya, akranlar ve aile; kilo, görünüş, güzellik ve beden ölçüsüyle ilgili pek çok yorumun topluma aktarılmasında önemli rol oynayan araçlardır.
Özellikle iş yaşamında rekabet edilen unsurun dış görünüş olduğu meslek gruplarında (dansçılar, balerinler, jokeyler ve sporcular gibi) diyete girme isteği giderek artış göstermektedir.
Kilodan duyulan aşırı memnuniyetsizlik sonucu kilo verme ya da kilo almayı engelleme girişimlerine yönelimler artmaktadır. Bu girişim açlığa karşı tıkınırcasına yeme hastalığını ortaya çıkarma riskini arttırmaktadır.
Yeme bozuklukları tedavisinden çok, bu hastalıklardan korunma yöntemleri üzerinde çalışılmalıdır. Bir hastalığın oluşumunu önlemek, oluştuktan sonra tedavi etmekten çok daha basit ve ucuz bir yoldur. Yukarıda saymış olduğumuz risk faktörlerini önlemeye yönelik pek çok öneri verilebilir. Bu konuda en büyük görev ailelere düşmektedir.
Aile, içlerindeki bir ferdin konu ile alakalı olarak birtakım farklılıklar sergilediğini sezdiği an, durumun alevlenmesini beklemeden harekete geçmelidir. Tv, dergi, internet, telefon gibi medya araçlarında yayınlanan reklam, film, dizi gibi “daha inceliğe” sevk eden yayınların izlenmesinin önüne geçilmeli, kişi bu konuda takip edilmelidir.
Kişide normal olarak bir ağırlık yönetimi sorunu varsa, kilo alma veya kilo verme gibi, beslenme tedavisi için zaman kaybetmeden işin uzmanı olan bir diyetisyene başvurulmalı, sağlıklı beslenme eğitimi verilmelidir.
Kişide kilo konusunda bir hassasiyet fark edildiğinde, etrafındakiler sözlerinde daha seçici davranmalı hatta kimi zaman görünüşüne, kilosuna iltifat edilmelidir. Böyle bir hassasiyet varlığını da iletişim halinde olunan yakın çevresine, akranlarına, akrabalarına bildirmeli; aynı duyarlılığı göstermeleri için ricada bulunulmalıdır.
Tüm bunlar yapılırken, tabii ki tek odak noktası bu hassas konu olmamalı; kişi farklı uğraşlara sevk edilmelidir. Ailece yapılan faaliyetler, arkadaş ortamında geçirilen hoş zaman, sanat faaliyetlerine yönelim gibi pek çok alternatif kişide ruhsal detox etkisi yaratabilir.
YB tedavisinde verilen beslenme danışmanlığı önemli bir rol oynamakta, diğer yandan YB olan bir vakanın danışmanlığı yıllarca devam edebilmektedir.
Ekip içinde biz diyetisyenlere oldukça önemli görevler düşmektedir. Bir diyetisyenin hazırladığı tıbbi diyet programı, hastanın metabolik gereksinimlerine, kişisel özelliklerine ve enerji-besin ögesi ihtiyaçlarına cevap niteliğinde olmalıdır.
Amacımız; yeme bozukluğu olan bireylerin bu durumdan kurtulmasını sağlamak, onları yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmeye yönlendirmek, sağlıklı beslenme alışkanlığını bir yaşam tarzı haline getirmek ve beslenme bilimine pozitif yaklaşımı sağlamaktır.
Sonuç olarak yeme bozukluğunun ortaya çıkmasında, pek çok sorumlu faktörün rol oynadığını; multidisipliner bir ekip ile birlikte tedavisinin de mümkün olduğunu biliyoruz. Bu tedavi süresince biz diyetisyenler olarak üstümüze düşen tüm sorumluluk ve gayreti göstermeye hazırız.
Yeme bozukluğu diye bir gerçek var kabul ediyoruz ama bilin ki bu gerçek kaderiniz değil. Bilin ki bu yolda yalnız değilsiniz.
Kendinize çok iyi bakın, sağlıkla kalın!

DİYETİSYEN ÜMMÜ GÜLSÜM ETYEMEZ
@dyt.ummugulsumetyemez
İletişim: 0554 659 69 42