YÜZYILIN EN ÖNEMLİ SEÇİMİNE DOĞRU-1

Yerli yabancı hemen herkesin üzerinde ittifak ettiği konu 14 Mayıs 2023 seçimlerinin yüzyılın en önemli seçimi olduğu konusudur. Nitekim 6 Mayıs tarihli The Economist dergisinin kapağı bunun açık göstergelerinden biridir. Söz konusu dergi 2023 yüzyılın en önemli seçimi manşetiyle çıkarken, Kılıçdaroğlu'na açık destek vermekten çekinmez, batının çıkarları için tehdit olarak gördüğü, diktatör olarak yaftaladığı Erdoğan'ın yıkılmasını dünyada demokrasiler için "umut" olarak tanımlamaktan kaçınmaz. Ne demokrasi ama!...
Seçime sayılı günler kala ben gücüm yettiğince ve olabildiğince objektif davranarak seçimlerin neden bu kadar önemli olduğu ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasında geçeceği anlaşılan yarışta kim neyi temsil ediyor, nerede duruyor sorularına cevap aramaya çalışacağım. Muhtemelen üç bölüm halinde olacak bu yazı dizisi için sabırlarınızı ve elbette ilginizi istirham ederim.
14 MAYIS SEÇİMLERİ NEDEN ÖNEMLİ
Bu soruya ikna edici bir cevap vermek için sizleri biraz yakın tarihe götürmem gerekiyor. 15 Kasım 1999 TBMM Genel Kurulu konuşan ABD başkanı Bıll Clınton. Büyük Marmara depreminden hemen sonra. Uzun sayılabilecek konuşmasında ABD Başkanı, 69 olağanüstü kanun çıkardığı için meclise övgüler düzdükten sonra şu tarihi cümleleri sarf ediyor. "Son olarak, beraber yaratmak istediğimiz gelecek için, Avrupa'daki yandaşlarımız tarafından öngörüye ihtiyacımız var; bölünmez, demokratik ve tarihte ilk kez barış içerisinde olan Avrupa vizyonumuzun Türkiye'yi kucaklamadan gerçekleşmeyeceği öngörüsü." "20’nci yüzyılı anlamak için, Türkiye'nin tarihi, bir anahtardır; ancak, ben inanıyorum ki, Türkiye'nin geleceği, önümüzdeki binyılın ilk yüzyılının şekillenmesinde de son derece önemli bir rol oynayacaktır."
15 Kasım 1999 günü bir ABD başkanının sarf ettiği bu sözler yeterince açık ve nettir. Önümüzdeki bin yılın ilk yüzyılı Türkiye'nin alacağı tavra göre şekillenecektir. Küresel hegomonun tepe isminin bakış açısı oldukça açıktır ve zannımca yoruma ihtiyaç yoktur. ABD Başkanı TBMM çatısı altında /sen dünyayı şekillendirecek kadar önemli bir ülkesin sakın çizgiden çıkma/ demektedir. Bu sözler soğuk savaşın bittiği, çift kutuplu dünya düzeninin ABD lehine sona erdiği zaman dilimine denk gelmektedir. ABD’nin Sovyetler Birliğinin dağılması ile elde ettiği büyük zafer(!) ortada iken, Fukuyama gibi densizler "Tarihin Sonu"nu ilan etmişken bir ABD Başkanı hem de TBMM çatısı altında neden bu sözleri sarf eder. Bu cevabı bulunması gereken önemli bir sorudur. Bence gerçeğe en yakın cevap, Türk devlet aklının derinden ve sessizce yeni arayışlar içine girmeye başlamış olmasıdır. Muhtemelen Amerikan erken uyarı sistemleri bunu fark etmiş ve ön alma ihtiyacı hasıl olmuştur. İstediği gibi dizayn edilmiş ve istediği yerde duran bir Türkiye olmadan ABD için Amerikan yüzyılı hülyasının gerçekleşmesi mümkün değildir ve tam da bu nedenle en üst düzeyden TBMM de bu hatırlatma yapılmış olmaktadır. ABD Başkanının bu sözleri sarf etmesinden yaklaşık sekiz yıl sonra tarihler 05 Ocak 2007’yi gösterirken kuruluşunun 80. yılını kutlayan Milli İstihbarat Teşkilatı manifesto niteliğinde bir bildiri yayınlar. İç ve dış gelişmeler, dünyanın alacağı yeni şekil hakkında derinlemesine ve kapsayıcı analizlerin yapıldığı bu metin "21. yüzyılın beraberinde getirdiği koşullarla Türkiye için taşıdığı özel önem doğrultusunda, ulusal çıkar ve ulusal güvenlik politikalarımız bağlamında Milli İstihbarat Teşkilatı üzerine düşen görevi en mükemmel şekliyle yerine getirebilecektir. Milli İstihbarat Teşkilatı olarak vizyonumuz, birlik ve beraberlik içinde ülkemizi içinden geçilmekte olan bu muğlak ve tehlikeli dönemden başarıyla daha da güçlenmiş olarak çıkarmak ve çocuklarımıza gurur duyacakları bir gelecek bırakmaktır." cümleleri ile tamamlanır.

Ancak bu coğrafyada milli hedeflere ulaşmak öyle sanıldığı kadar kolay değildir. Nitekim 2014 yılında 2937 sayılı MİT kanununda yapılan bir değişiklikle, MİT’in sadece içeriye dönük olan yüzü, küresel çapta operasyon yapma kabiliyetine kavuşturulmuştur. ABD Başkanı Clıntonun dile getirdiği bu gerçeğin 21. yüzyılın Türkiye'nin alacağı pozisyona göre şekilleneceği gerçeğinin Türk devleti fazlasıyla farkındadır. Dikkat edilirse üzerinde iyi çalışılmış tabiri caizse ince ayar yapılmış stratejiler ile son on yıldır Türkiye yenidünyanın şekillenmesine göz ardı edilemez etkiler yapmaktadır ve bu genellikle batı emperyalizminin uykularını kaçıracak mahiyette olmaktadır. (dünya beşten büyüktür.) 2023 seçimlerini Batı ittifakı açısından ayrıca çok önemli hale getiren şey pek çok operasyonla yolundan döndürülemeyen Türkiye'nin son virajı alıp bağımsız politikalar izleyerek tarihi misyonuna geri dönecek olmasıdır.
Öyleyse; Dünya tarihini şekillenmesi açısından bu kadar kilit bir ülkede 2023 seçimleri bir karar anı niteliği taşımaktadır.