ZORAKİ İTTİFAKLAR

Erken seçim, hemen seçim, baskın seçim, ötelemeli seçim derken seçime 13 günümüz kaldı. Yani gelecek hafta pazar günü sandık başına gideceğiz. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde seçime katılım oranı yüzde 50'ler civarında olurken ülkelerinde seçim yapılıp yapılmadığı dahi belli olmuyor. Bundan çok değil, 10-15 sene öncesine gitsek Konya'mızın caddeleri farklı parti bayraklarının harmanlandığı bir yere dönmüş. Harcanan para, görüntü kirliliği, partili gençler arasında kavgalar, bayrak asma ve bayrak kesme eylemleri, polis merkezleri önünde gençlerin arkasında olduklarını hissettiren insanlar...
Yurt dışında tesadüfen bir seçim öncesi cumartesi günü, adaylardan bir tanesinin göz hizasının biraz üstünde asılmış ve kimsenin müdahale etmediği resimlerin aydınlatma direklerine asılı olduğunu gördük. Nedir diye sorduğumuzda, “Yarın seçim var.” dediler.
Bütün seçimler önemlidir. Adaya göre ve partilere göre en önemli seçimdir. Aslında önemsiz bir seçim yoktur. İngiltere'de İşçi Partisi Genel Başkanı Margaret Thatcher partisinin sadece %2,5'lik oy kaybına istinaden kendini başarısız görmüş ve istifa etmiştir. Bizde başarısızlık istifası pek görülmez. Görülmesi için de başarısızlık sayısının 15-20'yi bulması gerekir. Ancak kişisel kanaatimiz 1950'de rahmetli Adnan Menderes'in tek başına iktidar olduğu seçim ne ise 14 Mayıs'ta yapılacak seçim, önem itibariyle aynıdır. 1950 seçimleri öncesinde bazılarına göre diktatörlüğün olmadığı çok adam yönetimindeki o zamanın Türkiye'sinde açık oy gizli tasnif ilkesi geçerli değil miydi? Öyle değil miydi sevgili çoklu demokratlar? Vatandaşın korku içerisinde attığı her oyu herkes görecek, gizli tasnifte ise o oy malum partiye yazılacak. Şimdilerde gizli oy açık tasnif var. Sizin zihniyetinize uymayan!
Şevkle toplanan, öfkeyle dağılan 6'lı masaları ve dışarıdan destekçilerini gördük maalesef. Dağılmaları gibi tekrar toplanmaları da talimat üzerine oldu. Altılı masanın en azından seçime kadar sürdürülebilirliği için bir hayli gayret sarf edildi. Dışarıdan destekli ortağın haricinde şu ana kadar 5 tanesi parti genel başkanı, 2 tanesi de büyükşehir belediye başkanı olma üzere 7 adet cumhurbaşkanı yardımcısı hazır. Tabii ki Millet İttifakı'nın kazanması durumunda... kazanılamaması pek düşünülmese gerektir ancak kazanılamazsa parti genel başkanlarının milletvekili adaylıkları da yok, halleri nice olur bilinmez. Akabinde de seçim çalışmalarının yoğunluğundan kendi büyükşehirlerini unutan belediye başkanlarını tekrar o koltukta görür müyüz, bilinmez!
Altılı masanın küçük ortakları, yapılan pazarlıklar ve Sayın Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığına giden yolda hiçbir mevki ve makamı esirgememesi neticesinde alacakları vekil ve payeleri kendi oy oranlarının da üzerinde aldılar. Ancak son günlerde CHP ile ilgili söylemleri hiç de hoş değil. Peki bu anti CHP'li söylemleri milletvekili adayları belli olmadan niçin yapmadınız?
DEVA Partisi Genel Başkanı Sayın Ali Babacan, “ Seçmenimiz CHP'ye oy vermez. CHP'nin vakti zamanında dindar kesime yaptıkları hala olumsuz hava taşıyor. Seçmenin sadece bir kısmı CHP'ye oy verebilir.” dedi. Peki Sayın Babacan, bu söylediklerinizi bildiğinize göre, niçin Millet İttifakı'na girdiniz? Bu söylem “CHP'ye oy vermeyin.” demek mi? Şayet cesaretiniz var ise niçin adaylarınızı CHP listelerine sokup işi garantilemeden önce yapmadınız?
Gelecek Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu, hemşehrilerimizle gündeme dair konuları değerlendirirken, “ Biraz önce 90 yaşında halam var. Onun oğlunu ziyaret ettim. Halam, 'Bizim Ahmet'e nasıl oy vereceğiz?' demiş. Bana oy vermek istiyor. Onlar da halama durumu anlatmışlar. Halası, “Altı oka oy vermem.” demiş. Kadıncağız ferasetli. Şu özdeyiş bir kez daha ortaya çıkıyor. Oğlan dayıya, kız halaya çekermiş. Sayın Davutoğlu, CHP Konya listesinde seçilebilme ihtimali olan ilk 4'te Gelecek Partili 2 tane adayınız var. Bu söylem, şu aşamada doğru mu?
Hem İYİ hem DEVA hem Gelecek ve altılı masanın diğer sağ görüşlü ortaklarının tabanları parlamento seçimlerinde kendi seçileceği ittifaka oy verse bile cumhurbaşkanlığında ferasetli halanın tabiri ile “ altı ok” a basmaz.
Memleket Partisi Genel Başkanı Sayın Muharrem İnce yine doğru söylüyor galiba. Bu söylemler için, “CHP'ye kazık attılar. Biz listelere girdik, CHP listelerine yerleştik. Yerimiz garanti. İster CHP'ye oy verin, ister vermeyin.” diyor. “ CHP listelerinde garanti yerlere yerleşip tuzak kuruyorlar.”
Eski cumhurbaşkanı adayları olan Muharrem İnce'yi kurultayda WC duvarı dibine oturtan CHP, altılı masanın sağ ortakları yanına Atatürkçü Muharrem İnce ve Memleket Partisi'ni almadı. Ondan sonra da ajitasyon yapıp adaylıktan çekil diyorlar. Altılı masada İYİ Parti haricinde diğer ortakların tamamı kadar Sayın İnce'nin partisinin oyu gözüküyor.
Düşünün ki şimdiden birbirlerini arkadan hançerleyen bir ittifak, iktidar olursa nasıl bir uyum sorunu ya da uymama sorunu yaşanacak.
Aynı duada buluşsak. Rabbim bize hayırlı idareciler versin.
Saygılarımla.