Konya
°C
Yeni Meram

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ vice versa/sentez GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM: SENATO KURULMASI

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ vice versa/sentez GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM: SENATO KURULMASI- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
04.03.2022 01:18
03.03.2022 14:19
0
2141
ABONE OL


(vice versa; hilafı, zıddı veya tersi/sentez; uyumlaştırma anlamlarına kullanılır)
Geçtiğimiz 28 Şubat pazartesi günü farklı siyasi görüşlere sahip altı muhalefet partisi güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda ortak bildiri yayınladılar. (https://chp.azureedge.net/4bf96d00a70d4e7daea3c4bc06e8c7f9.pdf) İktidar tarafı belki cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile ilgili anayasa değişiklikleri önerilerini yayınlayacak. İki tarafın önerileri ya birbirine tam zıt olacak veya bir noktada birleşebilecek. Bu yüzden başlıkta ikisini de kullandık. Amacımız muhalefet veya iktidar gruplarının önerilerini değerlendirme değildir. Amacımız bir süredir üzerinde çalıştığımız siyasi sistemle ilgili önerileri paylaşmaktır. (https://dergipark.org.tr/en/pub/avrasyadosyasi/issue/67730) Bu adresten önerileri okuyabilirsiniz.
Tarihi süreçte Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı ve Kanun-i Esasi daha ziyade dış baskılar neticesinde ortaya çıkmıştır. Tanzimat Fermanı ile Islahat Fermanı anayasal belge, Kanun-i Esasi ise ilk anayasa olarak kabul görmektedir. 1921 ve 1924 Anayasaları yeni bir siyasi mekanizmanın ve yeni bir devlet oluşumunun temel kurallarını belirlemiş, 1961 ve 1982 Anayasaları ise askeri müdahaleler sonucu ortaya çıkan anayasalardır. (Son bildiride 1961 Anayasasının vesayetçi olması bakımından eleştiriye tabi tutulması ilgi çekicidir) 1982 Anayasası diğer anayasalara göre en fazla değişiklik yapılan anayasadır. 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandum ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne (CHS) geçilmiştir. Bu sistem, hem başkanlık sisteminden hem de parlamenter sistemden farklı olarak Türkiye’ye özgü yeni bir sistem olarak değerlendirilmektedir.
Son iki anayasa yani 1961 ve 1982 Anayasaları her ne kadar askerî müdahaleler ile yapılmış olsa da, bunları yapanlar hukukçular ve kabul eden ise halktır. Dolayısıyla vesayet rejimi sadece askeri oligarşinin tercihi olmayıp, bunun çeşitli kesimlerden tabanı bulunmaktadır.
Türk kamu yönetiminin güçlü yönleri olarak kurumsal yapı, merkeziyetçilik, saygınlık ve devlete bağlılık, örgütsel çekicilik ve insan kaynağı, çağdaşlaşma ve uluslaşma üzerinde durulabilir. Zayıf yönler olarak da siyaset-yönetim iç içeliği, hantallık, inisiyatif eksikliği, etik sorunlardır. CHS’nin oluşturduğu fırsatlar olarak yürütmedeki çift başlılığı giderme, bürokratik seçkinler karşısında cumhurbaşkanının güçlendirilmesi, üst düzey kamu yönetiminde özel kesim birikiminden yararlanma imkanının sağlanması, kararnamelerle yürütmenin hızlı işlem yapmasının kolaylaştırılması ele alınabilir. Buna karşılık fonksiyon gaspı, Cumhurbaşkanlığında karşı bürokrasinin oluşturulması, bürokraside kurumsal yapının bozulması, acele yapılan düzenlemelerin öngörülemezliği artırması, aşırı merkezileşmenin oluşması, örgütsel çekiciliğin zayıflaması ve üst düzey kamu görevlilerinde siyasileşme riskleri sayılabilir. Bunlara kamu kesiminde maaşlardaki-ücretlerdeki dengesizlikler ile etik ihlali konuları eklenebilir. Türkiye’nin yakın geçmişte ve halen PKK, PYD, FETÖ gibi terör örgütleriyle bağlantıları sebebiyle kamu yönetiminin geçirdiği zafiyet ile salgın hastalığın getirdiği sorunlar da dâhil edilebilir.
2017 yılında CHS’ne geçişle birlikte yerel yönetimler konusunda da bazı beklentiler oluşmuştur. CHS’ne geçişin doğrudan yerel yönetimler üzerinde etkisi olmamakla beraber “Türkiye’de bir siyasal sistem değişikliği yapılmış ve bu yeni sisteme dair çeşitli uyum yasaları çıkarılmış ve çıkarılmaya da devam edecek gibi gözüküyorken; yerel yönetim meselesinin de demokrasinin olmazla olmazı, katılımın başlangıç noktası, kalkınmanın dinamosu olarak topyekûn bir yeniden değerlendirme ve konumlandırmaya ihtiyaç duyduğu açıktır. Bu siyasal sistem değişikliğini bu yenilenme için bir fırsat olarak değerlendirme olanağına sahibiz”.
CHS seçmen tercihi üzerinde önemli etkiye sahiptir. Bazı seçmen kitlelerini radikalleştirdiği söylenebilir. Özellikle muhalif grupları oy verme konusunda daha katı tutuma getirmiştir. Buna karşılık daha önce bir sistem lehine oy verenlerde sistem hakkında zamanla ortaya çıkan sorunlar dolayısıyla bazı şüphelerin oluştuğu gözlenmiştir.
CHS’nin yaş gruplarına göre oy verme tercihini etkilemesi durumu incelendiğinde ağırlıklı olarak orta yaş grubunda yer alan seçmenlerin bu sisteme karşı refleks geliştirdiği görünmektedir. Özellikle genç seçmen bu sistemden görece olarak en az etkilenen seçmen olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum değerlendirildiğinde esas olarak genç seçmenin yeni oy kullanmaya başlaması ve oy tercihlerinin daha sabit olması gibi iki önemli husus karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla genç seçmen sistem karşısında kolay karar değiştiren bir profilde yer almamaktadır.
Yeni yönetim sistemi hakkındaki görüşlerimizi 16 Ağustos 2021 günlü Konya Yenigün Gazetesinde uzun bir söyleşi ile dile getirmiştim. Bu söyleşi üzerine farklı meslekler ve siyasi görüşlerden pek çok kişi ile yüz yüze ve telefonla görüşme yapma fırsatım oldu. Esas ağırlık noktası olan “senato” kurulması önerisine bazı itirazlar olsa da genel olarak CHS’nin dengeye oturtulması genel kabul gören bir görüştür. Burada önerimiz, TBMM’de bulunan siyasal partilerin başta iktidar ve muhalefet partilerinin “uygun zaman ve ortamda” önerilerinin ortak noktalarının kabullenilerek mümkün olan büyük bir çoğunluğa ulaşmasıdır. Zira “uygun zaman” dikkate alınmadığında, örneğin muhalefet partisinin oy artışı beklentisine geçtiği dönemlerde veya iktidar partisinin gücünü sürdürdüğü zamanlarda uygun zaman oluşmamaktadır. Her ne kadar seçimler yeni şartlar oluştursa da yeni dengenin sağlanması daha uzun sürmektedir. Yine “uygun ortam” önem taşımaktadır. Çünkü Türkiye’de gündem çok kısa sürelerle değişmektedir. Bazen çok hararetli tartışmalar, tabiri caizse toz duman içinde sürmektedir. Böyle durumlarda da toplumun ve ulusun geleceğini ilgilendiren çok ciddi konular bazen geçiştirilebilmektedir. Tabii ki bu durumda siyasal partiler “kırmızı çizgilerini” asgariye indirmeli ve bu çizgiler tarihin akışına bırakılmalıdır, yani uzlaşma esas olmalıdır.
Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için anayasa değişikliği gerekir. Bu değişiklik ya mecliste veya referandum ile yapılabilir. Bu şartlar nasıl oluşacaktır, yani seçim buna müsait ortamı verecek midir? Önerilen sistemin ülkeyi tekrar 1,5 yıllık hükümetlere götürmeme garantisi ne olacaktır? Diğer yandan CHS ile ortaya çıkan sorunlara karşı dengeleme mekanizması nasıl temin edilecektir? Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini güçlendirilmiş parlamenter sistem ile tam tersine okumaya (vice versa) karşılık bu ikisini uyumlu (sentez) olarak okumak mümkündür. Siyasi istikrarın devamı ve demokrasinin kurumlarıyla yerleşmesi için cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ancak bunu dengeleyici mekanizma olarak senatonun kurulması, sentez olarak görünmektedir. Başta ABD olmak üzere bu konuda daha tecrübeli ülkelerdeki uygulama böyledir. Yani senato ile yürütme karşısında parlamento tarafı güçlendirilmiş olacaktır. Bu öneriye Ali Fuat Başgil hocanın yazıları mülhemdir, Ecevit’in de meylinin böyle olduğu Meclis tutanaklarından anlaşılmaktadır.
Akıl ve basiret çözüm getirir.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.