Konya
°C
Yeni Meram

CUMHURİYETİN YÜZÜNCÜ YILINDA 100 İL VE EK 100 İLÇE KURULMASI

CUMHURİYETİN YÜZÜNCÜ YILINDA 100 İL VE EK 100 İLÇE KURULMASI- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
27.10.2023 00:27
26.10.2023 16:28
1
2021
ABONE OL

Cumhuriyet 29 Ekim 1923’de ilan edildikten sonra Osmanlıdan gelen idari kurumlar devam etti. Misak-ı Milli’nin esas aldığı sınırlar içinde tesis edilen yeni devlet şekli olan Cumhuriyeti kuran meclis ve başta Mustafa Kemal, Fevzi, Kazım Karabekir, İsmet Paşalar olmak üzere askeri ve mülki erkan Osmanlı kurumlarında yetişmiş şahsiyetlerdi.
Mülki idare olarak vilayet (il) sistemi devam etmiştir. Bazı zamanlar seçmeni ödüllendirme amacıyla bazı yerler il veya ilçe yapılmış veya bazı yerler cezalandırma amacıyla il olmaktan çıkarılmıştır.
Yakın zamana kadar 67 il varken, bugün il sayısı 81’dir. Bunların 30’u büyükşehirdir. Nüfusu 750 binden fazla olan iller büyükşehir kapsamındadır. Buralarda merkezi yönetim olarak valilik ve kaymakamlıklar, bakanlıkların taşra teşkilatları ile yerel yönetim olarak büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyeleri vardır. Su ve atıksu idareleri 2560 sayılı kanuna tabidir. Köyler, belde belediyeleri ve il özel idaresi (ve il genel meclisi) kaldırılmıştır. Büyükşehirlere bağlı ilçe sayısı 519’dur. Diğer 51 ilde ise il, ilçe ve belde belediyeleri, köyler, il özel idareleri ve il genel meclisleri devam etmektedir. Su ve kanalizasyon idareleri müstakildir. Buna göre illerdeki ilçe sayısı 403, belde belediyesi sayısı 388, köy sayısı 18277 ve ülkedeki toplam mahalle sayısı ise 32.262’dir. Kanaatimizce bu ikili yerel yönetim yapısı yeniden ele alınmalıdır.
Bazı Avrupa ülkelerindeki gibi valiliğin ve kaymakamlığın kaldırılıp sadece seçilmiş belediyelerin varlığı Türkiye’nin siyasi, sosyal ve tarihi şartlarına uyumlu olmadığı görülmüştür. Dolayısıyla merkezi idareye bağlı valilik ve kaymakamlıklar, yerel yönetim olarak da büyük şehir ve ilçe belediyeleri devam etmektedir. Kamu hizmetlerinin bir kısmının merkezi idare, bir kısmının ise yerel idareler (belediyeler) tarafından yapılması ve aralarında koordinasyon ilkeleri anayasada belirtilmiştir. Anayasada da belirtildiği üzere idare bir bütün olduğundan, başta idari vesayet olmak üzere kurumlar arası ilişkileri düzenleyen kurallar, daha rasyonel ve iktisadi temellere oturtulmalıdır.
Bir süreden beri yeni iller ve ilçeler kurulması gündemi meşgul etmektedir. Cumhuriyetin 100. Yılı için il sayısının yüze, ilçe sayısının da yüz adet eklenmesi üzerinde hemşehri dernekleri epey yoğun faaliyet göstermektedir.
Anayasanın 126’ncı maddesinde ülkenin merkezi idare kuruluşu bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre, illere; iller de diğer kademeli bölümlere ayırılması ilkesi benimsenmiştir. Yine kamu hizmetlerinin görülmesinde verim ve uyum sağlamak amacıyla, birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatı kurulabilir. İlçe gibi teşkilatların görev ve yetkileri kanunla düzenlenir.
Yine il ve ilçe kurulması siyasi bir karar olmakla beraber, bunun kamu bürokrasisi, bütçe üzerindeki etkileri dikkate alınmalıdır. Zira bürokrasi amip gibi ürer, enine ve boyuna her şekilde artar. Bürokratik mekanizma oligarşiye giden yolda önemli rol oynar. Bu mekanizmayı beslemek için de kamu kaynakları, gelirleri kullanılır. Bu sebeple kamu idarelerinin ve memurlarının sayılarının ve yetkilerinin düzenlenmesi devletin işlerliği bakımından önemlidir. Devlet memurlarının sayılarının artışı ve kamu kurumlarının çoğalması kamu kesiminde atalet, gizli işsizlik ve hantallığa da yol açar. Bu nedenle “minimal devlet” kavramı tartışılmaktadır.
Yeni il ve ilçe kurulması kamu bütçesi üzerinde ciddi maliyet demektir. Kurulan illere valilik giderken bakanlıkların il müdürlükleri, yeni ilçelere kaymakamlıklar yanında ilçe müdürlükleri gidecektir. Buna karşılık acaba bu yeni durum, o ilin-ilçenin iktisadi, sosyal ve kültürel hayatına katkı sağlayacak mıdır? Yani, sadece maaşlar ve ücretler, kamu harcamaları mı artacak, ayrıca bölgenin özel sektörü de gelişecek midir? Bu bir anlamda, il ve ilçe kurulmasında objektif ölçütlere uyulmasıyla ilişkilidir.
Anayasadaki ilkelere rağmen yeni il kurulmasında siyasi tercih ilk plandadır. Daha önce ilçe yapılan beldelerin önemli bir kısmının ekonomileri sadece kaymakamlık personeline dayalı hale gelmiştir. Buralarda nüfus azalmaya devam etmiştir. O halde sadece siyasi bakımdan il ve ilçe kurulması rasyonel bir yol değildir. Bu nedenle il ve ilçe kurulacaksa, Anayasanın da belirttiği ilkeler iyi analiz edilmelidir.
Ülkemizin büyük bir kısmı deprem kuşağındadır. Sel baskınları ve diğer tabii afetler sıkça görülmektedir. Bu sebeple il ve ilçe olacak yerlerin zemin etütleri yapılmalı, riski yüksek bölgelerden kaçınılmalıdır. Yine çekim merkezi olabilecek coğrafi nitelikli yerler tercih edilmelidir. Böylece yeni il veya ilçe kendisi geliştiği gibi etrafının da gelişmesini sağlayacaktır. Bir başka dikkat edilecek husus, İstanbul gibi nüfusun çok arttığı yerlerde, nüfus baskısını azaltacak çevredeki yerleşim yerleri tercih edilebilir. Milli güvenlik, sanayileşme, bölgesel gelişme gibi faktörler dikkate alınmalıdır.
Ayrıca iktisadi ve sosyal gelişme için Cumhuriyetin yüzüncü yılında idare mekanizmasının yeniden rasyonel ve günümüz ihtiyaçlarına göre değerlendirilmesine ihtiyaç vardır.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.