Konya
°C
Yeni Meram

EMANET ve HAYATIMIZDAKİ YERİ

EMANET ve HAYATIMIZDAKİ YERİ- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
26.05.2023 01:17
25.05.2023 14:27
0
1864
ABONE OL

Günlük dilde en çok kullandığımız kelimeler emanet, emniyet, teminat, emin gibi sözlerdir. Arapçada güvenmek, korku ve endişeden emin olmak” mânasındaki emn masdarından gelen emânet kelimesi hıyânetin karşıtıdır.
Erkeğe “Emin”, kadına “Emine” isimleri verilir. Yani güvenilir insan demektir. Emin olmayan kimse hâin olur. Günlük kullanımda gayet kötü anlama gelir. Herhangi bir hakkın korunması için de bir mal “teminat” gösterilir. Bir malın başkasına koruması ve geri iadesi için verilmesi de “emanet”tir. Kişi kendisine emanet edilen her ne olursa olsun, ona karşı hıyanet etmemek, onu korumak, bunun için gerekli özen ve dikkati göstermek zorundadır. Aksi halde hıyanet edeceğinden yani hain olacağından tazmin borcu doğar.
Belediyeler ilk kurulduğunda Şehremaneti (Şehreminliği) adı verilmiştir. Belediye başkanı da Şehremini denilmiştir. Yani şehrin maddi ve manevi güvenliği-güvenirliğini sağlayan kurum ve kişi… Ülkemizin iç güvenliğini sağlayan teşkilatın adı “Emniyet”tir, yani ülkenin ve vatandaşın haklarını koruyan devlet görevlilerinin olduğu kurum demektir.
Peygamberimizin, peygamberliğinden önceki sıfatı “emin” yani güvenilir, güven sahibi olmasıydı. Ona sonradan düşman olanlar bile, hiçbir zaman onun bu sıfatından şüpheye düşmemiştir.
Emanetin kaynağı herhalde makam, mevki veya mal kazanma hırsı olamaz. Zira bunlar bizzat kendileri maddi çıkarları ifade eder. Bunun için emanet duygusunun kaynağı, manevidir. Dinimizde Allah ve ahiret inancı emanetin dayanağıdır, köküdür. Başka toplumlarda inanç değerlerine göre ahlaki duygular, ahlaki vicdan, aile bağları veya utanma duyguları emanetin dayanaklarıdır.
Emanet sorumluluğu doğurur. Yine emanet sadakat (doğruluk) ve samimiyet ile beraber oluşur. O halde kişi, kendisine verilen sorumluluklara karşı emanet duygusuyla hareket ettiğinde manevi tatmine ulaşır.
Kur’an-ı Kerimde, inananların özellikleri sıralanırken “Onlar emanetlerine ve sözlerine riayet ederler” (Müminun, 8) buyurulur. Kendisinde emanet vasfı bulunmayan kimse nifak sıfatına sahip demektir. Zira bu tür insanlara bir şey emanet edilirse hıyanet ederler; konuşurlarsa yalan söylerler, söz verdiklerinde sözlerinde durmazlar ve husumet beslediklerinde aşırıya kaçarlar. Söz senettir, deriz.
Toplumda bireylerin çevrelerine güven vermeleri ve kendisinin de güven duymasıyla ilgili olarak güven endeksleri yapılmaktadır. Buralarda Müslüman ülkelerle bazı ülkeler karşılaştırıldığında bazı çelişkiler görülebilir. Yani İslam’ın temel inanç esaslarından birisinin ahirete iman olduğu halde, neden Müslümanlarda bu özellik zayıf çıkmaktadır? Bunun birçok cevabı olabilir: Din, inanç olmakla beraber insanlar çıkarcı hareket ederek emanet özelliğini kaybedebilirler. Ayrıca herkesten sürekli güvenli olmak özelliği beklenemez. Zira insan hata yapar, günah işler özelliğe sahiptir. Bir diğer konu da, mahalle baskısı ve yasal zorlamaların yetersizliği sebebiyle bazı insanların yaptıkları haksızlıklara karşılık cezasız kalmalarıdır.
Dürüstlüğün aile ve iş çevrelerinde başlaması gerekir. Manevi eğitimin en iyi yeri aile ve iş çevresidir. Kurumlar kültürlerine emaneti yerleştirmelidir. Bunun için stratejik planlarda yer almalıdır. Zira kurumların verimliliklerinin artışı çalışanların birbirlerine, yöneticilerine ve şirket sahiplerine güvenmeleriyle sağlanabilir.
Siyaset makam ve mevki hırsının yoğun olduğu bir alandır. Burada emanetin önemi büyüktür. “Allah emanetleri ehliyet sahiplerine verilmesini emreder” (Nisa, 58) Demokrasi açısından emanetin ne derece olduğu gerçeği uygulamalarda ortaya çıkmaktadır. Eğer bir ülkede veya toplumda kalkınma varsa bunların kurallara uydukları ve uymayanların kurallara uymak zorunda bırakıldıkları görülür.
Ailemizi, evimizi, işyerimizi, anahtarımızı kime emanet verebiliriz? Kime veriyoruz? İşyerinde birbirlerine güvenmeyen ortaklar kısa süre sonra birbirlerine düşman olurlar, iflas ederler. Birbirlerine güvenmeyen işçi ve işveren piyasada rakipleriyle rekabet edemez. Yöneticinin vatandaşına güvenmeyen veya vatandaşının yöneticisine güvenmediği bir toplum yani, güven duygularını kaybedenler güçlerini de kaybederler. Halbuki insanlar arasında güven oluşursa, yardımcılarının kendisi olacağını Allah müjdelemektedir.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.