Konya
°C
Yeni Meram

ENFLASYONA KARŞI EKONOMİK ve SOSYAL KONSEY

ENFLASYONA KARŞI EKONOMİK ve SOSYAL KONSEY- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
18.03.2022 01:22
17.03.2022 15:24
0
1969
ABONE OL

Geçen hafta enflasyonun hayatımızdaki ciddi etkileri ele alınmış, buna karşı alınacak tedbirler hakkında kısa bilgi verilmişti. Bunlar içinde milli gelirler ve ücretler siyaseti ile ekonomide üretici birimlerin temsilleri bakımından sosyal ve ekonomik konseyin tekrar fonksiyonel hale getirilmesini kısaca belirtmekte yarar vardır.
Milli gelirler ve ücretler siyasetini gerektiren nedenler şöyle sıralanabilir:
Enflasyonu önlemek, dolarizasyona meydan vermemek, ödemeler dengesini korumak, dengeli bir ortamda üretime, özellikle üstün nitelikli sanayi ürünlerinin üretimine hız vermek gerekmektedir.
Bu hedeflere yönelmek hem milli geliri hem de böylece istihdamı artırmak için gereklidir. Milli gelir artışıyla beraber; toplumdaki bireylerin, başta çalışanlar olmak üzere hak ettikleri payları almaları adil gelir bölüşümünün gereğidir.
Talep tarafında para, kredi ve mali önlemler üzerinde durulmalıdır. Bu çerçevede vergi politikaları, sübvansiyonlar ve transfer ödemelerinin sağlam temeller üzerine oturtularak devamı sağlanmalıdır.
Geldiğimiz süreçte ücret ile fiyatların düzenlenmesi gerekir. Aksi takdirde milli gelir artışının ciddi oranda düşmesi, yükselen maliyetler (hammadde, ara mamul ve verime bağlı olmayan ücretler), cari ödemeler için hedeflenen ihracat imkanı azalmış olur. Zira salgın hastalıklar sonucunda ülkemizdeki işçilik maliyetiyle dış piyasalarda rekabet hedeflenmişti. Bozulan gelir dağılımı dolaylı ve dolaysız sosyal politika önlemleri ile düzenlenebilir.
Üretimde verimlilik üzerinde durulması şarttır. Aslında tüm üretim faktörlerinin buna göre hasıladan pay almaları gerekir. Eğer bu kural takip edilmezse, kaynaklar spekülatif alanlara kayar ve bundan herkes zarar görür.
İşçi-işçi sendikaları, işveren-işveren sendikaları, memur örgütleri, meslek odaları, borsalar, ticaret ve sanayi odaları yanında topluma olumlu sinerji veren sivil toplum ile işbirliği imkanları geliştirilmelidir. Bu kurum ve kuruluşların siyasi ve toplumsal güçleri dar grupların çıkarları yerine, toplumsal dengenin kurulmasına yönelmelidir.
Tarım sektörü ülkemizde istihdam ve sorunlar itibariyle farklı haldedir. Bu sektörün etkisi sadece iktisadi olmayıp psikolojik ve kültürel temellere de sahiptir. Şehirleşme, hatta büyük şehirlerin etkilerinin artışı gibi gelişmeler istihdamdaki sorunları önemli ölçüde değiştirmiştir. Genel ekonomi şartları içinde ücretlerin ve gelirlerin yeri salgın sonrası şartlarda daha da önem kazanmıştır. Bu nedenle konuya daha bütüncül bakan bir yapı üzerine düşünülmelidir.
Ciddi oranda yapılan asgari ücret artışının arkasından memurlara, emeklilere zamların yapılması enflasyona karşı bu kesimleri koruyamamaktadır. Faiz indirimin etkisinin döviz ve altın fiyatlarında sıçrama oluşturması, tarihte bilinen ve Gresham Kanunu denilen “kötü para iyi parayı kovar” ilkesidir. Böylece ekonomide fiyat artışı-ücret artış sarmalı ortaya çıkmaktadır.
Anayasanın 166’ncı maddesine planlama ile ekonomik ve sosyal konsey hükümlerine yer verilmiştir. Bu konseyin görevi, ekonomi ve sosyal politikaların oluşturulmasında Cumhurbaşkanına (önceden hükümete) istişarî nitelikte görüş vermektir. Bu amaçla çıkarılan 2001 tarih ve 4641 sayılı Ekonomik ve Sosyal Konseyin Kuruluşu, Çalışma Esas ve Yöntemleri Hakkında Kanunla Konseyin kuruluşu, görev ve yetkileri ve diğer konular düzenlenmiştir. Burada dikkat çeken husus, Konseyde merkezi yönetim yanında kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleri, sendikalar, sivil toplum kuruluşlarının yer alması ve bu yapının kurumsal bir niteliğe kavuşturulmasıdır. Konsey, 2/7/2018 - KHK/703/109 madde ile işlevsiz hale gelmiştir.
Yeni sistemde 1 nolu CK ile 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan 9 kuruldan birisi olan Ekonomi Politikaları Kurulunun görevi ekonomik istikrar, Sosyal Politikalar Kurulunun görevi de sosyal politika önerileri geliştirmektir. Tüm kurulların başkanı Cumhurbaşkanıdır. Hem kuruluş hem de fonksiyon itibariyle bu kurullar, Ekonomik ve Sosyal Konseyin yerini tutmamaktadır.
77 sayılı CK ile Ekonomik Koordinasyon Kurulu kurulmuştur. Başkanlığını Cumhurbaşkanı yardımcısının yaptığı bu kurulun yapısı yukarıda bahsedilen konseye göre daha dardır. Meslek odaları, özel sektör, sivil toplum ve üniversite gerekli görüldüğü zaman çağrılacaktır. Sekretaryayı da Hazine ve Maliye Bakanlığı yürütmektedir. Bu kurulun, Anayasada yer alan Ekonomik ve Sosyal Konseyin görevlerini ve fonksiyonlarını yerine getiremeyeceği açıktır. Dolayısıyla ekonomiyi bütüncü olarak kapsayacak ve tüm üretici kesimleri kapsayacak yani devlet, özel sektör ve halk (meslek odaları, sendikalar, tüketici örgütleri, akademik kuruluşlar vs.) üçlüsünün yer alacağı Ekonomik ve Sosyal Konsey milli gelirler ve ücretler siyaseti dahil ekonomi ve sosyal politikalara yön vermek için yeniden değerlendirilmelidir.
Yukarıdaki kanaati destekleyen bir diğer somut gösterge; TÜİK Ekonomik Güven Endeksi negatif olmuştur, yani tüketici, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ait toplam 20 alt endeksle hesaplanan endeks kötümser beklentileri göstermektedir. Ülkemizdeki nüfus ve üretim-tüketim gözönüne alındığında dinamik bir yapının olduğu hemen fark edilecektir. Tüketim yanında üretim de çok güçlüdür. Ancak son aylarda “kitle psikolojisinden” kaynaklanan faktörler öne geçmiştir. Yani beklentiler büyük bir sel gibi kitleleri yönlendirmekte, bundan hem fertler hem de şirketler ciddi olarak etkilenmektedir. Bu durumda ekonomik ve sosyal kararlara katılımcılık kamu ile özel kesimi ortak hedeflere yöneltecek ve herkesin sorumluluk almasını sağlayacaktır.
Ekonomilerin her türlü dış etkilere açık olduğu günümüzde tüm kesimleri içine alacak ve toplumda genel bir konsensüsü ve ortak hedefleri sağlayacak yapılanmalara ihtiyaç vardır. Çünkü sorun hepimizindir.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.