Konya
°C
Yeni Meram

FİLİSTİN VE BÖLGE POLİTİKALARINDA TÜRKİYE’NİN YERİ-1

FİLİSTİN VE BÖLGE POLİTİKALARINDA TÜRKİYE’NİN YERİ-1- Adem ESEN-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
03.11.2023 01:10
02.11.2023 15:40
0
1988
ABONE OL

Neredeyse bir aya yakın süreden beri İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırım olduğu artık kesinleşen katliamlarda masumlar ölüyor, vahşete dur denilmiyor, BM misyonunu kaybetmiş zulme çanak tutuyor, ABD ve Batı ülkeleri İsrail’i kayıtsız destekliyor, büyük gemilerini göndererek desteğini gösteriyor. Dünyada etkin olan basın organları da katliamı destekliyor veya seyirci kalmaya devam ediyor. Rusya fırsat bekliyor, Çin hesabını yapıyor. İslam ülkeleri başını kuma gömüyor, petro-dolarlar futbol sahalarında uçuşuyor…

Geçtiğimiz Cumartesi günü Atatürk Havaalanında Büyük Filistin Mitingi düzenlendi, bir buçuk milyondan fazla katılım oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan burada bir konuşma yaptı ve Türkiye’nin mesajını net verdi: “Batı ülkeleri borçlu oldukları için de konuşamıyorlar, seni ziyarete geliyorlar. Ziyarete gelerek, senden âdeta af diliyorlar. Ya bizim böyle bir derdimiz yok. Biz mazlumlardan yanayız… Karşımızda son iki asırdır bizi siyasi, coğrafi, sosyal, ekonomik olarak âdeta dilim dilim doğrayanların kapanmamış hesapları var. Bu basit gerçeği gafletten anlamayarak veya taammüden ihanetle örtmeye kalkarak, gavurun kılıcını çalanların hakikatleri ters yüz etmesine izin vermeyeceğiz. Mutabık mıyız bunda? İzin vermeyeceğiz, bunda anlaştık… Çocuk katillerine verdikleri tam desteği demokrasi, insan hakları, adalet gibi kavramlarla gizlemeye çalışmaları da ayrı bir komedidir. Herkes biliyor ki İsrail bölgede sadece günü geldiğinde feda edilecek bir piyondur. Daha düne kadar uğradıkları mezalim üzerinden dünyayı ayağa kaldıranların bugün sergiledikleri sınırsız zalimliği başka türlü izah etmek mümkün değildir. Bölgede oynanan oyunun asıl sahipleri, İsrail yönetiminin şımarıklıklarına kol kanat gerenlerdir. Çünkü İsrail onlara rağmen adım atamaz. Atmaya kalksa bile üç gün dayanamaz, çöker.”

Bu arada ülkemizdeki siyasetçiler de mesajlarını verdiler. Dikkatimizi çeken nokta, Türkiye’nin İsrail’in Filistin ve bölge politikalarında Türkiye’nin yerinin ne olduğudur. Bunu cevaplamak için yakın tarihi anlamak gerekiyor.

Filistin (Kudüs dahil) Müslümanlar tarafından Hazreti Ömer döneminde 637 yılında Romalılardan fethedildi. Yahudiler bu fetihle 500 yıldan beri ibadetlerine izin verilmeyen hürriyet verildi. Haçlı seferlerine siper olan Selçukluların gayretlerine rağmen, 1099 yılında Hristiyanlar Kudüs krallığını kurdular ve iki gün içinde Kudüs’te 70 bin Müslüman ve Yahudi öldürüldü, hatta yakıldı. 1187 yılında Selahaddini Eyyübi Kudüs’ü tekrar Müslüman hakimiyetine aldı. 1516 yılında Yavuz Sultan Selim ile Osmanlı hakimiyetine giren bölge, uzun yıllar barış ve sükûnet içinde kaldı. Ta ki, Siyonizme kadar…

Yahudilerin bölgede kurdukları son devlete Roma İmparatorluğu (M.S. 70) son verdi. İsrail oğulları dünyanın dört bir yanına dağıtıldı. Herhalde bunlar Avrupalıların dünyada en fazla işkence, sürgün, aşağılamasına maruz kalan topluluktur. (Bak: Jaques Attali, YAHUDİLER DÜNYA VE PARA: Yahudi Halkının Ekonomik Tarihi) Türkler, Endülüs’ten pek çok Yahudi’yi kabul etmiştir. Avrupa’da Yahudilere duyulan düşmanlığın (antisemisizm) kaynağı dini olmak yanında kaynağı para ile olan ilişkileri ve davranışlarıdır.

Osmanlıda en ciddi Yahudi hareketi Sabatay Sevi ile başlamıştır. Bu hareketi başlatan haham Osmanlı Devleti’ne sığınmış İzmirli bir Yahudi ailesinden olup öğrenimi sırasında özellikle kabalanın etkisinde kalarak “Tanrı krallığının kurucusu” sıfatıyla Yahudi milletini tekrar Kudüs’te toplama, Süleyman Mâbedi’ni ihya etme ve bütün insanları kurtuluşa erdirme hayalleriyle kendisini kurtarıcı (mesîh) ilan etmiştir. İdamdan kurtulmak için 1666 yılında Sultan IV. Mehmed’in huzurunda Müslüman olduğunu ilan etmiştir. Ancak bunlar gerçekten Müslüman olmamış, her şeyle Müslüman topluluklardan ayrışmışlardır. Bu “Dönme” hareketinin temelinde, ilân eden Sabatay Sevi’nin idealini gerçekleştirmek için görünüşte Müslüman olmanın kendisine sağlayacağı imkânlardan faydalanma düşüncesi vardır. Böylece tarih boyunca çeşitli yerlerde ve zamanlarda tekrarlanan mesîhî hareket, XVII. yüzyılda Sabatay Sevi ile yeni bir nitelik ve hız kazanmıştır. Nüfus mübadelesiyle özellikle Selanik yöresinden gelen Dönme ve diğer Yahudiler Yunanistan’da kalamamış, Türkiye’ye yerleşmiştir. Hatta “Dışişleri, maliye, eğitim, basın-yayın ve üniversiteler başta olmak üzere çeşitli alanlarda görev yapanların yanında özellikle ticaret ve sanayide önemli başarılar elde eden dönmeler de vardır. Bugün Türkiye’nin en etkili aydınları, gazete sahipleri ve köşe yazarları arasında dönmelerin de bulunduğu iddia edilmektedir.” (Dönme, TDV İslam Ansiklopedisi)

Yahudilerin Filistin’de bağımsız bir devlet kurma fikri olan Siyonizm fitilini ateşleyerek Yahudiler için bir vatan kurmaya çalışan diğer bir kişi T. Herzl’dir. Aslında bu teşebbüs bir fantezi gibi başlarken, Avrupalılar da Yahudilerden kurtulmak için bu fikre destek olmuşlardır. Siyonist düşünceyi “hayırsever!” Yahudi bankerler de desteklemiştir. Ancak Filistin o dönemde Osmanlı toprağı olduğundan karşılarında İkinci Abdülhamid’i bulmuşlar, Padişah onların gerçek niyetlerini bildiğinden istedikleri tavizi alamayınca işbirlikleri yaparak tahttan indirmişlerdir. Hatta Abdülhamid’i tahttan indirme komisyonu içinde Emanuel Karaso adlı bir Yahudi de vardı. Bu sebeple İkinci Meşrutiyetin Siyonizmin mahsulü olduğu görüşü de vardır. Bu dönemde mason locaları kanalıyla Osmanlının tecrübesiz yöneticileri rahatlıkla kullanılabilmiştir. (M. Kemal Öke. Siyonizm ve Filistin Sorunu (1880-1923). Timaş yayınları, İstanbul, 2018. s.178) (Devam edecek)

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.