ULUSAL ÜREME MERKEZİ

Uyarı, bu yazının gerçek kişi veya kurumlarla hatta gerçek hayatla hiçbir ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünü ve kurgusal bir yazıdır. Yaklaşık üç yüz yıldır yeryüzünü, insanı, aileyi ve toplumları uçurumdan uçuruma sürükleyen modernizm/modernite belasının insanlığı nereye getirebileceğini kurgusal bir üslupla ortaya koyma çabasıdır.

Bundan tam elli yıl sonra takvimler 2075 i gösterdiğinde kadim bir Akdeniz ülkesi olan Helenia yöneticileri büyük bir kaygı ve panik içinde uzay üssünü andıran toplantı odasında bir araya geldiler. Yönetici elitleri panik içinde acil toplanmaya zorlayan şey; ulus olarak nüfuslarının olağanüstü bir hızla azalması, doğum oranlarındaki önlenemez düşüş ve bugüne kadar alınan önlemlerin yetersiz kalmış olmasıydı.

Yüce Konseyin başkanlığını yürüten Başyüce 4. Platinius sesine yansıyan derin kaygı ile, "Beyler, görüyorum ki… üstün insan ve post modern bir toplum yaratma amacıyla eyleme koyduğumuz projelerimiz bir türlü istediğimiz sonuçları vermiyor. Üstelik eski nüfus ta hızla tükeniyor. Buradan acı içinde sizlere ilan etmek zorundayım ki, varlığımız ve geleceğimiz büyük bir risk altında bulunmaktadır. Bugün sizlerden yeni proje önerilerinizi ortaya koymanızı bekliyorum."
Katılımcılar hükümet yetkilileri ve doğal olarak bilim insanı uzmanlardan oluşuyordu.

Uzun konuşmalar ve proje sunumları sonunda Başyüce 4. Platinius "Ulusal Üreme Merkezi" isimli projeyi çok beğendi ve derhal projenin uygulamaya geçirilmesi talimatı verdi.

Projenin ana fikri; özenle seçilmiş güzel, sağlıklı ve kültürlü kadınların yine özenle seçilmiş ve laboratuvar ortamında genetik yapısı mükemmelleştirilmiş erkek spermleri ile buluşturulması düşüncesine dayanıyordu.
Proje, varlığını insanlığa düşman olmaya adamış Jüsifer Berbatis'e aitti. Bu şeytani plana göre aile kökten yok ediliyor ve insanların üremesi istenildiği kadar ve kontrollü olarak sağlanmış oluyordu.
Projenin mimarı Jusifer Berbatis kısa bir sunum yaptı.
Proje üç aşamadan oluşuyordu.

İlk aşamada istenilen kıvamda kadın ve erkeklerin bulunması. Bunların genetik haritalarının çıkarılması, bütün sağlık kontrollerinin yapılması, 7/24 gözetim altında olmaları için çhip takılması gibi işlemler yapılıyor, daha sonra kadınlar için uygun beslenme programları, erkekler için sperm kalitesini artırıcı diyetler uygulanmaya başlıyordu.

İkinci aşamada; sperm seçimi, gebelik sürecinin izlenmesi ve taşıyıcı annenin uygun şekilde yönlendirilmesi işlemleri yapılıyordu. Taşıyıcı anne adayının sperm seçimi konusunda özgürlüğü olacaktı. Taşıyıcı anne, uzmanların kendine sunduğu seçenekler içinden, sporcu, sanatçı, bilim insan vb. gibi mükemmelleştirilmiş spermlerden birini seçebilirdi.

Sürecin gelişiminden de anlaşılacağı üzere seçilmiş erkeklerin işi sperm alma aşamasından sonra bitmiş oluyordu.
Üçüncü ve son aşamada taşıyıcı annelerin tıbbi yöntemlerle doğum yapmaları sağlanıyor, vücutlarında doğum nedeniyle oluşacak olası bozulmalar en gelişmiş estetik operasyonlarla hemen gideriliyor ve uzman görüşüne uygun olarak çocuk taşıyıcı anneden alınıp en ileri teknoloji ile donatılmış yaşam destek ve gelişim ünitesine yatırılıyordu.

Bu bölümde çocuklar sadece bebek 12 gibi kod isimlerle kaydediliyor, cinsiyet kesinlikle belirtilmiyordu. Sözgelişi bebek 12 kodlu birey uzmanların görüşüne göre dokuz yaşına geldiğinde erkek ya da kadın olmayı seçebilecek ve isteği gelişmiş tıp teknolojisi sayesinde hemen yerine getirilecekti.

Projenin mimarı Jusifer Berbatis büyük bir neşe içindeydi. Hem Başyüce 4. Platinius tarafından onurlandırılmış hem de şeytani planını uygulama imkanına kavuşmuştu. Keyfine diyecek yoktu.


Selamunaleykum hacı abi, hayırdır seni pek bir keyifsiz gördüm. Ne oldu, moralin bozulmuş senin. Neye bozuldu moralin.
Yahu muhterem, bu kiracılardan bıktım. Hiç kadir kıymet bilmezler. Ömür boyu çalışıp sekiz/on daire/dükkan yaptık hamdolsun, kullansınlar, faydalansınlar diye kiraya veriyoruz, ha biri de vaktinde ödesin kirayı. Yok arkadaş nerdeee!!!. Gel de moralin bozulmasın.
Anladım hacı abi işin gerçekten zor…