Gassal izlemeye değer bir dizi olmuş

Evet 2025 yine acılarla başladı, hepimizin gençliğinin aşklarının şarkıcısı Ferdi Tayfur’u kaybettik. Ben Ferdi Tayfur’u çok severdim. Bana çocukluğumun, gençliğimin en samimi, en içten, en saf, en fazla ben olan, hesapsız, kitapsız sevgilerimi, ayrılıklarımı, acılarımı anlatırdı. Sanki çocukluğumuz, gençliğimiz öldü gibi geliyor bana. Bunun acısı var içimde ve bu acılarda katlana katlana işte sanırım bizleri böyle eskitip gidecek. Hayat böyle sanki, insan yaşarken eskiyor, ne diyebiliriz, Rabbim her birimize hiçbir zaman eskimeyecek bir ömür, bir ruh versin, her dem taze olabilmeyi hepimize nasip etsin, yolundan bizleri ayırmasın. Rabbim, bu ülkenin en saf, en temiz şarkılarının yazarı ve icracısı Ferdi Tayfur’a rahmeti ile muamele etsin, mekânı cennet olsun Ferdi Tayfur’un, milletimizin de başı sağ olsun.

Biliyor musunuz, Ferdi Tayfur şarkılarıyla büyüyen biri, bütün canlıları sever, içinde bitmez tükenmez bir aşk taşır ve hiçbir canlıya zarar veremez. Ferdi Tayfur, şarkıları ile isyan etmez, isyan ettirmezdi, hiç kimseye zarar vermeden içinizde yaşardınız acınızı. Bir sosyolojik araştırmanın konusu olması gereken bir konudur bu. Ne yazık ki Ferdi Tayfur’dan sonra meydan, toplumla, insanlarla, devletle, milletle kavga eden paçozlara kaldı, sonucu görüyorsunuz, hal de muhal de bu.

Neyse bu acıyı buraya bırakalım, bugünki asıl konumuza dönelim. Evet ben de Gassal dizisini izledim. Çok kolay olmadı ama onu da yazayım. Tabii bu konuda TRT'ye de sitemlerimizi iletmiş olalım. Elin Amerika'sının platformu çok rahat bir şekilde her türlü televizyondan indirilebilen bir uygulama yapmışken nedense bizim TRT'nin platformunun uygulaması ülkemizin televizyonlarında indirilemiyor, sadece Android uygulaması ile indiriliyor ve eğer televizyonunuzda Android uygulaması yoksa ya cep telefonunuzdan ya da bilgisayardan Tabii platformunu izleyebiliyorsunuz. Ben de bu abes durumu, Muhammet Babur dostumdan edindiğim bir cihazla çözdüm ve nihayet Gassal dizisini izledim. Umarım TRT bu duruma bir çözüm üretir ve bütün televizyonlardan Tabii Platformu izlenebilecek duruma gelir. Böylece konuya ilişkin halkımızın ızdırabını da dile getirmiş olalım.   

Dizinin bende uyandırdığı ilk izlenim, paradoks, oldu. Tabi edebi bir metinle, üst perdeden ifadelerle Gassal dizisi ile ilgili izlenimlerimi yazmayacağım, o işi edebiyatçı dostlarımıza ve sinema – dizi eleştirmenlerimize bırakıyorum, ben daha çok toplumsal bir yaklaşımla konuyu izah etmeye çalışacağım. Peki, “neden paradoks” derseniz de onu şöyle izah edeyim; Gassal, “ölüm” üzerinden bir metafor oluşturuyor ama bu metaforla yaşama, yaşamı devam edenlere çok ciddi birçok konuyu anlatıyor, hatta insanların hatalarını yüzüne vuruyor.

Geçen 23 yılda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki AK Parti döneminde toplumsal anlamda geniş kitlelere hitap edebilecek ve kitlesel eğitim vazifesi üstlenebileceğine inandığımız bir dizi, üzülerek ifade ediyorum, yapılmamıştı. Tarihi diziler yaptırıldı TRT’ye ama onlar da ya dövmek ya da sövmek için yaptırılmış hissi uyandırdığı için seyircisinde, geniş kitlelerde var olan sosyolojik travmalarla ilgili bir eğitici yönü olmadı. Bu ülkede yıllardır nerede ise her gün kadın cinayeti işleniyor, aileler heder olup gidiyor, ahlaki yozlaşma almış başını gitmiş, hırsızlık, haydutluk, uyuşturucu madde kullanımı, ailelerin dağılıp perişan olması, insanların İslam dininden uzaklaşmaları ve hızlı bir şekilde köksüz bir topluma dönüşmeleri, toplumsal yabancılaşma ve bireylerin toplumlar içinde yapayalnız olması, torpille işlerin çözüldüğü için normal insanların kendini hep ötekileşmiş hissetmesi gibi onlarca konu ne yazık ki ülkemizde yıllardır kangrene dönüşmesine rağmen hiçbir televizyon yapımı, dizi, sinema bu sorunlara yönelik bir söylem ortaya koymadı. Hatta iktidara yakın televizyon kanallarında her türlü yozlaşma rahatlıkla sergilendi.

Şimdi bu konuların hepsine Gassal kendi başına bir çare bulamaz ama ilk defa kadın cinayetinin kökenini ortaya koyan bir sosyolojik konuya Gassal değiniyor mesela... Kendi cüzdanını çalan bir serseriye aşık olan o kızın sonunu az çok hepimiz biliyoruz değil mi? Aslında ne kadar somut bir yaklaşımla sorunun kökenini ortaya koyuyor. Yalnızlaşma, yabancılaşma, gibi konular Gassal’da işleniyor. Bununla birlikte mesela o kaza sahnesi… Orada aile, aracın çarptığı Baki’yi hiç görmüyor, kendi çocukları ile ilgileniyorlar, Baki’ye bir “geçmiş olsun” bile demeyi çok görüyorlar.

Yine gerçekten çok dramatik ama havuzda, Türk tipi inşa ile elektrikçiyi bile çağırmadan döşenen ışık sistemi ve bunun beraberinde gelen facia da mesela toplumsal olarak yapılan yanlışların dizide çok güzel işlenmesi olarak ifade edebileceğimiz sahneler olarak dikkat çekiyor.  

20 yıl önce diyorduk yapın bunları diye, şükür şimdi en azından bir dizi yapılmış oldu. Kasmadan düşündüren, ağlatan, ağlatırken çok farklı bir hayat gerçekliğini ortaya çıkararak, yapmacık olmadan, şaklabanlaşmadan güldürebilen bir dizi Gassal. Böyle devam eder mi bilmiyorum? Taassup ve tasavvuf çıkar ağlarının mensuplarının büyük işgaline maruz kalarak bozulur mu? Onu da bilmiyorum. Bildiğim, bir şeyler söylemek istemeyen sıradan haliyle dizi çok önemli şeyler söylüyor.

Burada senaryonun yazarı Sümeyye Karaaslan’ı, dizinin yönetmeni Selçuk Aydemir'i başta Ahmet Kural olmak üzere, bütün oyuncuları ve emeği geçen herkesi çok başarılı bir iş ortaya koydukları için kutluyorum. Dizinin 2. sezonunu merakla bekliyoruz. Gassal devem etmeli ve hatta daha fazla böyle diziler yapılmalı. Toplumun kendisi ile barışmasını, asıl değerli olanın ne olduğunun ortaya konmasını sağlayacak bu yapımlara çok ihtiyacı var bu ülkenin. Türkiye televizyonlarda leylek misali boş sözlerle vakit öldürenlerin ülkesi olamaz. Belki son raddede ama yine yeniden, her dem taze bir dille diyorum ki Allah’ınızı severseniz kendinize gelin, güzellik inşa etmek için güzellikler üretin.

Gassal’a emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz ve daha nicelerini bekliyoruz efendim.